Juan Gabriel Vásquez son romanı İtibarlar'ı saygınlığın,
itibarın nasıl zor kazanılacağı ve bir anda, küçük bir olayla nasıl kolayca yitirileceği
üzerine kurmuş.
Javier Mallarino yaşayan bir efsanedir. Kolombiya’nın herkes
tarafından saygı gören, en başarılı siyasi karikatüristidir. Önemli bir günlük
gazetede her gün karikatürleri yayınlanır. Öyle etkilidir ki tek bir
karikatürle bir yasanın iptalini sağlar, bir bakanlığın kararını etkiler, bir hakimin
kararını bozmasına neden olur ya da bir belediye başkanının istifa etmesinin
yolunu açar.
İtibar kazanması zor, kaybetmesi kolay bir konum. İtibarlı
hale gelebilmek için çok büyük bir emek vermek gerekiyor ve çoğunlukla bu büyük
emek bile yeterli olmuyor. İtibar kazanabilmeniz için sizin dışınızdaki
etkenlerin de harekete geçmesi gerekiyor. Yani pek de iradi bir şey değil.
Çünkü itibar bir algı ile oluşuyor. “O kişi ya da kurum hakkındaki tüm görüş ve
hislerinden oluşan düşüncelerinin toplamı,” diye tanımlıyorlar itibarı.
Kişilerde saygınlık kadar samimiyet de önemli bir etken. Önem kazanmak, dikkati
çekmek, değer verilmek gibi aşamaları var.
Javier Mallarino’yla 40 yıllık başarılı kariyerinin büyük
bir ödülle taçlandırılması arefesinde tanışıyoruz. Colon Tiyatrosu’nda
yapılacak devlet töreni, alacağı ülkenin en büyük ödülü onun yaşamında bir
dönüm noktasıdır aynı zamanda. Sanki bunu hissediyormuş gibi kırk yıllık
çalışma hayatını ve bunun kendi yaşamına etkilerini sorgular törene yürüyerek
giderken. Bu konuma gelmek için ne bedeller ödemiştir, hangi fırsatlar onun
önünü açmıştır?
İlk dönüm noktası ressam mı yoksa karikatürist mi olacağına
karar vermesidir. Belki ressam olarak başarılı bir kariyer yapacak yeteneğe
sahiptir ama sebat etmesi, uzun süre doğru düzgün para kazanmadan, büyük bir
ihtimalle başka işler yaparak sanatını sürdürmesi gerekmektedir. Oysa
karikatürist olarak düzenli olmasa da bir geliri vardır ve bir atak yapabilirse
kadrolu, her gün çizen siyasi bir karikatürist olarak düzenli bir gelire
kavuşması ihtimali de kuvvetlidir.
İkinci büyük dönüm noktası çizdiği bir karikatürden sonra
ölümle tehdit edilince şehir merkezinde yaşamaktan vazgeçip dağlık bir bölgede
bir eve taşınması, bir anlamda inzivaya çekilmesidir. Önem kazandığı an budur
ama aynı zamanda hedef de olmuştur.
Orada tamamen yalnız kalır. Karısının taşınma aşamasında
kendisinden ayrılmasının temelinde yatan nedeni de yine bu tören öncesinde
yıllar sonra tekrar buluşup birlikte yemek yediklerinde öğrenir. Karısı, Javier
Mallarino’nun ün ve itibar kazanırken kendi temel özelliklerini kaybettiği
kanısındadır. Javier artık onun sevip aşık olduğu adam değil bambaşka biridir. Önemli,
karizmatik, ünlü, ulaşılmaz.
Bu kurmaca kahramanın gerçek hayattan bir de rol modeli var:
Ricardo Rendon. Ricardo Rendón Antioquia, 1894’de Kolombiya’da Rionegro'da
doğmuş. Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenim görmüş. Günlük gazetelerde
yayımlanan politik karikatürleri ile ünlenmiş. Genç yaşta ün, servet, ve itibar
kazanmış, karizmatik bir karikatürist. Karikatürleriyle hükümetlerin istifasına
yol açmış, uluslararası sözleşmelerin reddine sebep olmuş, iktidardakilerin de
muhalefettekilerin de korkulu rüyası olmuş. Tüm bunlara rağmen 37 yaşındayken
intihar etmiş. Vásquez’in kahramanının da, romanının fikir kaynağının da
Ricardo Rendon olduğunu düşünebiliriz. Hem konuları hem de soyutlamaya ve
tipikleştirmeye dayanan çizim anlayışları benziyor. İki kahraman arasındaki tek
fark sonlarında.
Kolombiya ve Türkiye’nin birçok noktada benzerlikler
taşıdığını düşünmemek de imkansız İtibarlar'ı okurken. Romandaki örnekten
ilerlersek, günlerce süren, olanca gerçekliği ile bir haber dizisi, ses
kayıtları ya da somut görüntüler bir siyasinin kılını bile kıpırdatmazken tek bir
karikatür hemen istifasına, utançtan intihar etmesine neden olabiliyor.
Karikatürist de çizdiği karikatürün gücüyle her kesimin taktirini kazanıyor. Tabii
doğru zamanda ve yerde. Aksi taktirde o karikatürü çizen karikatürist ya
kendini hapiste buluyor ya da en azından işsiz güçsüz kalıyor. Ölümle tehdit
edilmesi ise adeta sıradan bir olay.
Romanın hem kişisel bellekle hem de toplumsal bellekle
ilgili soruları da var. Javier Mallarino’nun kişiliğinde geçmişin bir bölümünü
ya da sadece bir olayı hiç yaşanmamış gibi kabullenme ve tamamen belleğinden
silemese de onu hiç anımsamayacak hale getirme durumu var.
Toplumlar ise olayları çok hızlı unutabiliyorlar ama o
olayların kahramanları hep belleklerinde kalabiliyor. Toplumun belleği, siyasi
bellek sorunu İtibarlar'ın temel meselelerinden. Javier Mallarino’nun 40.
meslek yılında yaşamının en büyük ödülünü aldıktan sonra kendisini bir
bloggermış gibi ziyarete gelen kızıyla yaşıt Samantha’yla yüzleşmesinde kendi
kişiliği ve belleğinin derinliklerine ittiği olay kadar toplumsal hafızanın ve
medyanın gücünün sorgulanması da var. Çünkü Mallarino tek bir karikatürle
gerçeğin algılanışını belirlemiş ve yine o karikatürle büyük bir siyasi
kariyeri noktalayabileceğini de kanıtlamıştır. Olayların böyle gelişmesi de Javier
Mallarino’nun onlarca yıl sürecek itibarını kazanmasını sağlamıştır.
Samantha belleğinden sildiği anıların tekrar günyüzüne
çıkması ile bir anda kendine geçmiş olarak kurduğu öykünün yerle bir olmasına,
tüm kariyerini ve itibarını kaybetmesine neden olabilecektir Javier Mallarino’nun.
İtibarını bir başkasını, bir politikacıyı itibarsızlaştırarak kazanmıştır. Bu
itibarsızlaştırma aşamasının gerçeklik açısından sıkı bir sorgulamadan geçmesi
gerekir.
İtibarlar (Şubat 2018, çev. Süleyman Doğru, Everest yay.)
bir novella olarak da tanımlanacak kısa ve çarpıcı bir anlatı. Juan Gabriel
Vásquez anlatısını Javier Mallarino’nun ekseninde kurmuş. Novellayı romana
evirecek yan öykülere yüz vermediği gibi diğer kahramanları da hep silik
bırakmış. Diğer kahramanlar da yeterince işlenseydi ortaya çok daha etkileyici
bir roman çıkabilirdi. Konunun çarpıcılığına özellikle dikkati çekmek
istediğinden bu yolu seçmiş gibi. Bu tercih anlatının önemli bir eksiği olarak
da değerlendirilebilir. Şiirsel anlatımla konu edilen olayın sertliği de birbiriyle
çelişiyor. Daha doğrudan bir anlatım bekliyorsunuz.
Juan Gabriel Vásquez’in İtibarlar'ı beni ana meselesi olan itibarın zor
kazanılıp kolayca yitirilmesi yanında, medyanın gücü, karikatürün diğer deyişle
sanatsal ifadenin olabildiğince gerçek bir haberden, belgeden çok daha etkili
olduğu toplumları, o toplumların yöneticilerinin ruh hallerini ele almasıyla da
düşündürdü. İtibarlar'da ele alınan sorunların hemen hepsinin Türkiye’de
yaşadıklarımızla benzerlikleri var. Anlatılanlardan ülkemiz için, kendi
yaptığımız işler için dersler, sonuçlar çıkartabiliriz rahatlıkla. Kitabın
böyle bir önemi de var Türkçe’de okuyacaklar için. 15.03.2018
Yorumlar