TOKİ’nin kültür hamlesi ne anlatıyor?



Taksim’de bir yanda Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkımı aylardır sürerken, diğer yanda cami inşaatı yükseliyor. AKM’nin yıkımının yavaşlatılarak caminin açılışı ile eşzamanlı hale getirileceği söyleniyor. Sanırım bu kadar uzun süren bir yıkım mimarlık tarihinde görülmemiştir. Bu arada temeli atılırken 2018 Ramazanı’nda yani bu ay açılacağı söylenen caminin de inşaatı henüz bitmedi.
TOKİ’nin Başkanı Ergün Turan’ın “Yeni AKM’nin yapım ihalesini 2 ay içinde gerçekleştireceğiz” dediğini okuyunca ağır aksak ilerleme konusunda kararlılık olduğu iyice netleşiyor. Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen yıl 6 Kasım’da yeni AKM projesinin tanıtımını yaparken açılış için 2019 yılının ilk çeyreğini tarih olarak vermişti. Yani en geç 2019’un Nisan ayında AKM açılacak demişti. Bu hızla yeni AKM temeli ancak o tarihte atılabilir. Cami inşaatındaki gecikme de göz önüne alınırsa halkın öngörüsü, yani AKM’nin temeli atılırken Taksim Camisi’nin açılışı gerçekleşir.
TOKİ şimdiye kadar hep toplu konut yapıları ile anıldı. Mimari anlayışındaki tek düzelik eleştirildi. İnşaat kalitesi de nalburların en düşük kaliteye “TOKİ malzemesi” demesinden anlaşılabilir.
TOKİ’nin imaj düzeltmesine ihtiyacı olduğunu hissediyorduk. İhalelerde iyi kalite malzeme kullanılması şartı getirilmesi önemli bir adımdı. Ama esas hamlenin çok farklı bir yerden, kitap olarak geleceğini doğrusu düşünemezdim. TOKİ önem verdiği projeleri hakkında bilgilendirici kitaplar yayımlıyordu. Bu kitapların listesine TOKİ’nin internet sitesinden ulaşmak mümkün. Ama orada olmayan çok daha önemli bir yayını var; İstanbul’un Ressamı Hoca Ali Rıza. Ömer Faruk Şerifoğlu’nun hazırladığı iki ciltlik, 1024 sayfalık dev eserin altbaşlığı da manidar; “Ev ve Şehir”. Bu başlığı okuyunca eski İstanbul’u ah çekerek anmamak, ne kadar güzel binaları yıkıp yerlerine neler yaptıklarını düşünmemek elde değil.
Kitapta 1858-1930 yılları arasında yaşayan Hoca Ali Rıza’nın özellikle İstanbul’u ele aldığı karakalem, suluboya ve yağlıboya tablolarından ve eskizlerinden oluşan yaklaşık 1000 eseri yer alıyor. Hoca Ali Rıza sadece Türk resim sanatının kurucularından değil aynı zamanda çok önemli bir görsel belge kaynağı. Müthiş bir titizlikle İstanbul’un önemli mimari yapılarını resmederek kayda geçirmiş. Bunların büyük bir çoğunluğunun artık bulunmadığını tahmin edebilirsiniz. Doğduğu semtle, Üsküdar’la anılan Hoca Ali Rıza’nın semtinden resmettiği o güzelim Türk evlerinin, konakların yerinde şimdi hangi estetikle, mimari anlayışla açıklayacağımızı bilemediğimiz çirkinlik abideleri yükseliyor.
Kitabın bence en önemli yanı Süheyl Ünver Arşivi’nden Ali Rıza Bey’e ait fotoğraflara, mektuplara, yakınlarına gönderdiği ve kendi elleriyle yaptığı kartlara yer verilmiş olması. M. Uğur Derman, Wendy Meryem Shaw ve Ömer Faruk Şerifoğlu’nun makaleleri ve İlona Baytar ve Gül Sarıdiken’in semt odaklı değerlendirme yazıları kitaba ayrı bir değer katıyor. Hoca Ali Rıza hakkında önemli başvuru kaynaklarından biri hatta en önemlisi haline gelmesini sağlıyor.
TOKİ’nin kültür hayatımıza kazandırdığı bu kıymetli eser gerçekten de paha biçilmez bir kaynak. Akıl edenleri de, yayınlanmasını sağlayan TOKİ yöneticilerini de kutlarım. Ancak, önemli bir soru da cevap bekliyor. Bu önemli kaynak eseri okurlar nasıl edinecek? Bir yayınevi ile işbirliği yapılsa, esere kitapçılardan ulaşılabilse o zaman amacına ulaşmış olacaktı. Bu haliyle meraklısı amiyane deyimle “sahafa düşmesini” bekleyecek, Birçok araştırmacı ise kitaba ulaşamayacak. 6. Ulusal Yayın Kongresi’nde ele alınan konulardan biri de buydu. Kamu kurumlarının yayınlarına okurların ulaşamadığı, mutlaka bir yayınevi ile ortak yayın olarak yayınlanması gerektiği kararı da çıktı. 23.05.2018
Not. Ömer Faruk Şerifoğlu bildirdi. Kitaba Milenyum Dağıtım'dan ve bazı internet kitapçılarından ulaşmak mümkünmüş. Meraklılarına duyurulur. 

Yorumlar