Nâzım Hikmet doğum ve ölüm yıldönümlerinde çeşitli
etkinliklerle anılıyor, bu vesileyle yeni yayınlar yapılıyor. #tarih dergisi de
haziran sayısının kapak konusu olarak Nâzım Hikmet’i ele almış. İlk kez
yayımlanan fotoğraflar ve belgeler yer alıyor dosyada. Nâzım Hikmet uzmanı M.
Melih Güneş hazırlamış dosyayı. Yazılardaki temel sorgulama Nâzım Hikmet
külliyatının niçin eksik olduğu ve bunun neden tamamlanmadığı.
Bilinen bir gerçek, Nâzım Hikmet’in kitapları uzun yıllar
boyunca Türkiye’de okunamadı, çünkü yasaktı. 1938 – 1965 yılları arasında Nâzım
Hikmet’in hiçbir kitabı Türkiye’de yayımlanamamış. Toplu eserlerinin ilk yayımı
bu nedenle Bulgaristan’da Türkçe olarak gerçekleştirildi. Ancak Nâzım Hikmet’in
ölümünden sonra Memet Fuat’ın çabaları ile ilk kitaplar yayımlandı. 1975’de
Şerif Hulusi ve Asım Bezirci’nin derlemesi ile bütün şiirleri 8 cilt olarak Cem
Yayınları’ndan yayımlanmaya başladı. Nâzım Hikmet külliyatı diyebileceğimiz ilk
yayın ise 1989’da Memet Fuat’ın derlemesiyle Adam Yayınları’ndan 29 cilt olarak
çıktı. 2001’de bu derleme esas alınarak ve “yeniden gözden geçirilerek”
yayımlandığı ibaresiyle Nâzım Hikmet külliyatı Yapı Kredi Yayınları’ndan (YKY)
çıktı. Gözden geçirme bilgisi önemliydi zira 80’li yıllarda bile bazı
sözcükleri kullanmak sakıncalı bulunuyordu ve Memet Fuat’ın bazı dize ve
sözcükleri çıkartıp (...) ile geçtiği “komünist” gibi yasak sözcüklerin yerine
ise “emekçi” gibi aynı anlama geleceği umulan sözcükler kullandığı biliniyordu.
Memet Fuat 60’larda De Yayınları’nda yayımladığı ilk iki kitap hakkında hemen
davalar açıldığını yazıyor. Çünkü 141 -142 maddeler nedeniyle sadece “komünist”
sözcüğünü kullanmanız bile yargılanıp hapis cezası yemeniz için yeterliydi.
YKY’nin yayınına bakıldığında sanki Memet Fuat’ın
derlemesiyle Nâzım Hikmet külliyatı tamamlanmış, son nokta konmuş gibi bir hava
var. Oysa Nâzım Hikmet’in olağanüstü verimli bir şair olduğu gerçek. Rusça’da
yayımlanıp Türkçe asılları bulunamayan bir çok eseri olduğu gibi hapislik,
sürgünlük gibi nedenlerle çeşitli kişi ve yerlerde kalmış eserleri olduğu da
anlaşılıyor. Henüz tam bir bibliyografyası da yok.
M. Melih Güneş örnek olarak Senin Adını
Kol Saatımın Kayışına Tırnağımla
Kazıdım ile Bugün Pazar
şiirlerinin arasında yer verdiği “Sana fevkalade mühim bir fikir söyleyeyim”
dizesiyle başlayan 1938 tarihli şiiri veriyor. Bu şiir çeşitli antoloji ve
yayınlarda yer almasına rağmen nedense toplu şiirlere eklenmiyor. Böyle çok
sayıda şiir var ve özellikle Rusya’daki Nâzım Hikmet arşivleri incelenmeyi
bekliyor, diyor M. Melih Güneş.
Arşivden önemli bir örnek de geçtiğimiz yıllarda sansürlü
basılıp basılmadığı tarışılan Yaşamak
Güzel Şey Be Kardeşim romanı hakkında. YKY, geçen yıl, eleştiriler üzerine
yeni basımın Bulgaristan baskısı esas alınarak sansürsüz basıldığını
açıklamıştı. Ama Nâzım Hikmet Kolektifi’nin hazırladığı Sevdalınız Komünisttir Nazım Hikmet’i Sansürlemek (Mart 2018, Yazılama yay.) adlı kitapta
romanda hâlâ sansürlü yerler olduğu iddia ediliyor ve örnekler veriliyor.
#tarih dergisindeki M. Melih Güneş’in yazısından Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim romanının son halinin el yazısı
düzeltmelerle birlikte Rusya Edebiyat ve Sanat Arşivi’nde korunduğunu
öğreniyoruz. Kapağı da Nâzım Hikmet el yazısı ve kendi çizimi ile yapmış.
Kaynak olarak kullanılabilir.
Nâzım Hikmet külliyatının tekrar ele alınması ve sözcük
kullanımı ya da çıkartılan dizeler açısından gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu
iş yapılırken de geçtiğimiz yıllarda bulunan ve çeşitli dergilerde yayımlanan
şiir, yazı ve diğer eserleri de toplu eserlerine eklenmeli. Ama esas yapılması
gereken arşivlere girip hiç yayımlanmamış eserleri bulmak ve Nâzım Hikmet
külliyatını ve bibliyografyasını mümkün olduğunca eksiksiz yayımlamak. 20.06.2018
Yorumlar