Varlık Dergisi’ni ilk kez dayımın kütüphanesinde görmüştüm.
Ortaokul çağlarındaydım, 70’lerin başı. Dayım aydın bir bankacı olarak
Cumhuriyet okuyor, Varlık Dergisi’ni izliyordu. Çocuk aklımla Cumhuriyet ve Varlık’ın
aynı kuruluşça, büyük bir ihtimalle devletçe yayımlandığını düşünmüştüm.
Sanırım bunun nedeni ikisinin tipografilerindeki benzerlik ve ciddi
havalarıydı.
Lisede edebiyat öğretmenimiz Mehmet Başaran bizi Varlık ve
diğer dergilerle tanıştırmıştı. Sonra onun ünlü bir yazar olduğunu öğreninice
ilk defa yolum Varlık’a düştü. O zamanlar yayınevlerinde indirimli kitap satışı
yapılırdı. Başaran’ın kitapları da Varlık’tan çıkıyordu.
70’lerin sonunda edebiyatla ilgilenmeye başlayınca Varlık
okumaya başlamıştım. O zamanlar dergilere ürünler ya postayla yollanır ya da
elden götürülürdü. Yaşar Nabi Nayır’la tek karşılaşmamda bu sayede oldu.
Şiirlerimi elden teslim edersem daha çok dikkati çeker, okunur düşüncesi ile Cağaloğlu
Yokuşu’ndaki Varlık’a gitmiştim. İdarehane 2. katta, satış 3. kattaydı.
Satıştakiler beni alt kata yönlendirdi. Kapıyı çaldım ve karşıma
fotoğraflarından tanıdığım Yaşar Nabi çıktı. Masasında oturuyordu. Sanırım bir
şey okuyordu. Bir çalışan ya da sekreter beklediğim için çok şaşırmıştım. Bir
zarf içindeki şiirlerimi teslim ettim. Yanındaki mektup yığınının üzerine
koydu, ben de bir şey diyemeden çıktım.
Yaşar Nabi Nayır 15 Mart 1981’de vefat etmiş, onun ölümünden
sonra göreve Konur Ertop gelmişti. Yardımcısı da okul arkadaşımız Erdoğan Albayrak’tı.
O vesileyle öykücü Cengiz Öndersever’le birlikte Varlık’a gitmiştik. Çünkü o
zamanlar dergiler, yayınevleri randevu almaya gerek olmadan çat kapı ziyaret
edilebilirdi.
Kısa bir süre sonra, Şubat 1983’de göreve Kemal Özer geçti.
Mehmet Müfit ve Tuğrul Tanyol’la birlikte Kadıköy’e dönerken her akşamüstü Varlık’a
uğramaya başladık. Bizden başka birçok yazar da oluyordu. Sohbetlerine,
tartışmalarına katıldık. Asım Bezirci, Atilla Birkiye, Cengiz Gündoğdu, Mustafa
Sercan, Ergin Koparan hemen anımsadıklarım. Varlık’ta ilk yazım Kasım 1984’de
yayımlanmış; “70’li Yılların Toplumcu Şiiri”. 80 Kuşağı tartışmalarında Varlık
önemli bir medya oldu. Dergide birçok yazımız yayımlandı. Özel bölümler
yapıldı. Sonra da Varlık yazarları bizim karşıtlarımız haline geldi. Bir süre
selamı kestik, uğramaz olduk.
Kemal Özer ayrılınca Haziran 1990’da görevi arkadaşım Enver
Ercan devraldı. Yeniden Varlık’a uğramaya başladım. Şiir ve yazılarım Varlık’ta
yayımlanmaya başladı. Nisan 1995’de Enver Ercan’ın teklifi ile her ay “Şiir
Okuma Notları” başlığıyla yeni şiir kitapları hakkında yazmaya başlamışım. Ocak
1998’e kadar sürmüş. Sık sık Piyerloti’deki büroya sohbete giderdim. Yaşar Nabi
Nayır Gençlik Ödülleri şiir jürisinde de görev yaptım. Bağımız hiç kopmadı. Varlık’la
kırk yıla varan bir mazim var.
İlk sayısı 15 Temmuz 1933’de çıkan Varlık 85. yaşını
kutluyor. Yenilerde yitirdiğimiz Enver Ercan’dan görevi devralan şair Mehmet
Erte Temmuz sayısı için Varlık’a yazan şair ve yazarların anılarından derlenen
“Varlık’ı Anlatıyorlar” başlıklı bir bölüm hazırlamış. Bana da sormuştu. Cevap
yazamamıştım. O bölümdeki yazıları okuyunca anılarım canlandı.
Varlık, Cumhuriyet dönemi edebiyatımızın ana kaynağı. Öncü
olmuş, yazarların, akımların çıkışına kaynaklık etmiş, kültür hayatında
belirleyici konumda bulunmuş hep. Türkiye’nin halen yayında olan en eski
edebiyat dergisi. Yaş aldıkça gençleşiyor, dinamikleşiyor. Uzun ömür diliyorum.
Nice Varlık’lı yıllara! 11.07.2018
Yorumlar