“Mutluluk zenginlikten daha önemlidir”



John Steinbeck Yukarı Mahalle’yi 1935’de yayımlamış. Birinci Dünya Savaşı’nın ertesinde, İkinci Dünya Savaşı’nın arefesinde. Roman yazarın ilk önemli eleştirel ve ticari başarısıydı, diye tanıtılıyor.
Romanın ana kahramanı Danny, savaşın çıktığı haberini aldığında arkadaşı Pilon ve Portekizli Koca Joe ile birlikte 2 galon, yaklaşık 7,5 litre şarabı içmektedir. İçerken savaştan konuşurlar, vatanseverlik duyguları alevlenir. Sonunda kendilerini Monterey’de gönüllü asker kaydetmek amacıyla kurulmuş bir askerlik şubesinin önünde bulurlar. Bağıra çağıra Amerika’yı övüp Almanya’yı tehdit ettiklerini duyan bir çavuş onları askere alır. Danny askerden döndüğünde büyükbabasının öldüğünü kendisine Yukarı Mahalle’de iki küçük ev kaldığını öğrenir. Bu büyük bir sorumluluk demektir. Çünkü Danny o zamana kadar gelecek kaygısı duymadan, bir sorumluluk almadan günü birlik bir yaşam sürmüştür. Tek derdi günü bir galon şarapla geçirip geçiremeyeceğidir. O şarabı elde etmek için çaba gösterir sadece. Önce onu para ödemeden dostluk ya da aşkla elde etmeye çalışır. İçki içen gruplara katılır ya da kendisine gönül veren kadınlara aldırır. Bu yolla elde edemezse de hırsızlık yapar, ya şarabı doğrudan çalmayı dener ya da şarap alacak parayı sağlayacak bir değerli bir eşya çalar. Bunların hiçbirini başaramazsa mecburen geçici işlerde çalışır, ilk yevmiyesini alır almaz da işten ayrılıp şarapçıya koşar. Şarap dostluk, sohbet, aşk, eğlence, neşe, tartışma, kavga ve sonunda derin bir uyku ya da hapishaneyi boylamak demektir.
Danny bir “paisano”dur. Paisano, İspanyol, Kızılderili, Meksikalı ve çeşitli beyaz ırkların karışımıdır. Ataları Kaliforniya’da yüz-iki yüz yıl önce yaşamıştır. İngilizceyi de İspanyolcayı da paisano aksanıyla konuşurlar. Irkıyla ilgili sorguya çekildiğinde öfkeyle saf İspanyol kanı taşıdığını ileri sürer, diye anlatıyor Steinbeck.
Paisano’lar Monterey’in tepesinde, ormanla kentin içiçe geçtiği asfaltsız, sokak lambasız Yukarı Mahalle’de yaşamaktadır. Çalınacak, sömürülecek ya da ipotek edilecek hiçbir şeyleri yoktur. John Steinbeck’in bu paisano tanımı eleştiri almış. Paisanoların tamamını yansıtmadığı, hepsinin romandaki gibi işsiz güçsüz, tasasız kişiller olmadığı ileri sürülmüş. Steinbeck’in tipik bir Anglo bakışı ile Meksikalı Amerikalılar’a baktığı ve onları en kötü yanları ile anlattığını, Stenibeck’in romanındaki gibi konuşmadıklarını yazmışlar. Bu da Steinbeck’i çok üzmüş, birçok kez öyle bir amacı olmadığını açıklamak durumunda kalmış. Zaten Steinbeck bu tanımlamaları yapsa da tüm kahramanlarına sevecenlikle yaklaşıyor, onların en kötü tavırlarını bile hoş görüyor. Öte yandan romanın esas amacı paisanoların yaşamını anlatmak değil. Danny ve birkaç arkadaşı paisano ama onlar gibi yaşayan başka ırk ya da milletlerden olanlar da var. Çünkü bu bir yaşam biçimi. Hayatla ilgili hiçbir amacı, hedefi olmayanların, hiçbir sorumluluk almak istemeyenlerin, sadece günü huzur ve neşe içinde tamamlamak isteyenlerin yaşamı.
John Steinbeck Yukarı Mahalle’nin kısa önsözünün ilk cümlesinde “Danny’nin, Danny’nin dostlarının ve Danny’nin evinin öyküsü bu” diyor. “Üçünün nasıl tek bir şey olduğunun öyküsü” diye devam ediyor söze. “Danny’nin evi dediğinizde, erkeklerin oluşturduğu, etrafa tatlılık ve neşe, insan sevgisi, sonunda da mistik bir keder yayan bir birimden söz ettiğiniz anlaşılır.”
John Steinbeck daha önsözde romanı ve kahramanları ile Kral Arthur’un öyküsü arasında bağlar olduğunu açıkça ifade ediyor. Steinbeck’e göre Danny ve dostları Kral Arthur ve şövalyelerinden,  Danny’nin evi Kral Arthur’un Yuvarlak Masası’ndan farklı değildir.
Eleştirmenler Yukarı Mahalle’de anlatılanları Kral Arthur Öyküleri ile karşılaştırmışlar ve ana yapının benzediğini ortaya koymuşlar. Steinbeck’in ilk okuduğu ve çok etkilendiğini söylediği kitaplardan birinin Kral Arthur Öyküleri’nin gençler için uyarlanmış bir baskısı olduğu biliniyor.
John Steinbeck Kral Arthur Öyküleri’ni romanın yapısında esas alsa, yine eleştirilerde yazıldığı gibi Katolik Kilisesi'nin hizmet ve sembollerini romanında anahtar olarak kullansa da aslında amacı farklı. Açık yürekli bir yazar olduğu için de bunları eleştirmenlerin ya da biz okurların keşfetmesini beklemeden açıklamış.
Grubun doğumu, hayatta kalması ve nihai ölümü ile ilgileniyor. Yukarı Mahalle’de de Danny’nin iki ev sahibi olmasından sonra yavaş yavaş arkadaşları evde toplanmaya, kalmaya başladıktan sonra grup oluşuyor. Danny mülk sahibi olarak grubun doğal lideri olarak kabul ediliyor, kira ödeme imkanları olmayan arkadaşları da onu doyurup, şarabını sağlamakla görevli hissediyorlar kendilerini. Birlikte yiyp içip, eğlenip, uyuyorlar. Ama bu eğlenceli ve tasasız yaşam uzun sürmüyor. Ne kadar gamsız ve tasasız görünse de Danny bir süre mülk sahibi olmak, evi yönetmek sorumluluğunu taşıyamayacağını hisseder ve ormana, eski malsız mülksüz yaşamına kaçar bu da grubun dağılmasını başlatır. Steinbeck bir biyolog arkadaşı ile birlikte Deniz biyolojisinden yola çıkarak “falanks” grup ilkesini geliştirmiş. “Grup organizması, parçalarının toplamından daha fazlasıdır ve birim parçalarının duyguları tek bir grup duygusuna dönüşür” diye Steinbeck’in ekolojik felsefi görüşü açıklanmış. Her biyolojik canlı gibi gruplarında bir ömrü var; kuruluyor, gelişiyor ve dağılıyorlar.
John Steinbeck Yukarı Mahalle’deki kahramanlarının ve birarada yaşama biçimlerinin, dostluk duygularının, dayanışmalarının, nihayet dağılmalarının Beat Kuşağı’na esin kaynağı olmuş olabileceğini düşünüyorum. Özellikle Jack Kerouac’ın eserlerini anımsarsak onlarda da hep böyle gruplar kurma, birarada yaşama öyküleri vardır.
Tüm bu tezler, görüşler, eleştiriler edebiyat eseri okunup bitirildikten sonra ortaya çıkan şeyler. Tüm bunlardan önce de okuduğumuz metnin edebiyat eseri olması, kendini konusuyla, üslubuyla okutup estetik tad vermesi gerek. John Steinbeck tüm eserlerinde olduğu gibi Yukarı Mahalle’de de bunu başarıyor. Neşeli bir dille, iyimser bir bakışla, kısa ve öz cümlelerde duyguları yakalamakla kalmayıp şiirselliğe de ulaşarak son derece akıcı ve merakla okunan bir roman yazmış. 16.08.18
(Yukarı Mahalle, John Steinbeck, çev. Püren Özgören, Sel yay. Ocak 2018) 

Yorumlar