Kitapsız, kütüphanesiz bir eğitim vizyonu


“Güçlü yarınlar için” başlıklı 2023 Eğitim Vizyonu geçen hafta açıklandı. Sunuşunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un aylardır hazırlıklarını yaptığını bildirdiği 140 sayfalık bir metin. Her bakan değişiminde MEB’in politikaları ve tabii müfredatı değiştirildiği için bu vizyon çalışmasını normal ve geçici bulanlar çoğunlukta. Yine de göreve gelmesi en heyecanla karşılanan, iyi şeyler yapacağına en çok umut bağlanan Ak Partili Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk olduğu için benim gibi bu metni önemseyenler de az değil. Tabii, önceki örnekleri gözönüne alarak yeni bir bakan görevlendirilmesinde bu metnin tamamen unutulacağına da kesin gözüyle bakabiliriz. Ama ben Ziya Selçuk’un görevinin en azından bu vizyon belgesindeki hedeflerin çoğunu gerçekleştirecek kadar uzun ömürlü olmasını da dilerim.
2023 Vizyon belgesi “Yalnızca basılı materyallerle sınıf içinde ya da dışında günümüz öğrenme ihtiyaçlarını karşılamak neredeyse imkânsızdır. Sınıf  içinde öğretmenler, sorgulamaya, tasarımsal
düşünmeye, kavramsal öğrenmeye yönelik, bireysel ya da grup çalışmasına uygun ortamlar oluşturmak durumundadır” hedefini koymuş. 
Milli Eğitim Bakanlığı’nın eski adı Maarif  Vekaleti’ydi. Yani “Bilgi ve Kültür Bakanlığı". Efsane bakan Hasan Âli Yücel’in Tercüme Bürosu’nu kurması da, büyük bir hızla Dünya klasiklerini çevirtip yayınlatması da bu tanımla büyük anlam kazanır. 2023 Vizyonunun bu bakış açısıyla uyuştuğunu düşünebiliriz. Ne de olsa aklın yolu birdir. Bilgi ve kültürün temel kaynağı kitaptır. Kitaplar olmadan eğitim düşünülemez.
Milli Eğitim Bakanlığı bu politikaları hep ortaya koyar ama okullarda kendi bastırdığı ders kitaplarının dışında kitap okutulmasını istemez, her öğretim yılı başında yasaklar. Bu yıl da, 25.09.2018 tarihli Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Sayın Mustafa Safran imzalı, “Yayın Aldırılmaması” konulu yazıda, öğrencilere ücretsiz dağıtılan ders kitapları dışında hiçbir yardımcı ders kitabı ve materyalinin okullarda tanıtımlarının yapılmaması, velilere aldırılmaması, kullanılmaması talimatı verilmiş. Yani 2023 Vizyon Belgesi “Yalnızca basılı materyallerle sınıf içinde ya da dışında günümüz öğrenme ihtiyaçlarını karşılamak neredeyse imkânsızdır” dese de uygulamada tamamen tersi yapılıyor. Bu her zaman da böyle oldu. Bakanların söyledikleri ile bürokratların yaptıkları hep tamamen ters oldu. Tabii hayata geçen de bürokratların istedikleri oldu. Bu zihniyeti kırmak pek kolay değil.
2023 Eğitim Vizyonunda bakandan başlayarak MEB yöneticilerinin bibliyofobi’yi yani kitap korkusu’nu nasıl yenecekleri de yer almalıydı. Aksine, vizyon belgesinde “kütüphane”, “kitaplık”, “okuma alışkanlığı”, “kitap okumak” gibi ifadeler tek bir kez bile geçmiyor. “Kitap” sözcüğü de yok, onun yerine “basılı materyal” ifadesi kullanılıyor. Doğru bir kullanım, MEB’in temel felsefesine de uyuyor. Zira okullara MEB ders kitapları dışında başka kitap sokmak yasak olduğu için, on yıl kadar önce “Her okula bir fotokopi makinesi” kampanyası ile alınan fotokopi makineleri ile bu “okula girmesi yasak” kitaplar çoğaltılarak öğrencilere dağıtılıyor. Ders kitaplarının ücretsiz dağıtılması devlet politikası olduğu bir ortamda her öğrenciden ders kitaplarının tutarının bir kaç katı “fotokopi parası” toplanıyor. Bu arda aynı devletin 1952’den beri yürürlükte olan Fikir ve sanat Eserleri Kanunu unutuluyor, yazarın, çizerin telif hakkı kaybına, fikri hak ihlallerine göz yumulmuş oluyor..         
Oysa bir öğrenci için basılı ya da dijital kitaba ulaşmanın en kolay yolu okulundaki kütüphane, sınıfındaki kitaplıktır. Vizyon belgesinde öngörülen öğretmenlerin öğrencileri ile yapacağı grup çalışmalarının mekanı da bilgi kaynağı da kütüphanelerdir.  
Okullarımızdaki kütüphanelerin azlığı, sınıflarda ise hemen hiç kütüphane olmadığı malûm.
Daha önce de yazdım. TÜİK’e göre resmi okul, özel okul ve özel kurs kütüphanelerini kapsayan örgün ve yaygın eğitim kütüphanelerinin sayısı 26,415. 2016-17 verilerine göre Türkiye’de resmi ve özel 62 bin 250 okul bulunuyor. Yani okulların % 42,4’ünde kütüphane var. Daha da ilginci okul kütüphanelerin ve bu kütüphanelerdeki kitap sayısının da artması gerekirken azalması. 2015’de 32,300 olan kütüphane sayısı 2017’de 26,415’e düşüyor. İki yılda 5600 okul kütüphanesi kapatılmış. Okul kütüphanelerinde 2015’de 32,300,000 kitap varken 2017'de 26,707,000’e düşmüş. Yani okul kütüphanelerindeki kitap sayısında da iki yılda 5,600,000 adet azalma var.
Sunuşunu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un 2023 Eğitim Vizyonu’nda kitap da, kütüphane de yok. Kitabın yerine “basılı ve dijital materyal” konulmuş ve öğretmen ve öğrencilerin daha çok dijital materyale yönlendirilmesi hedeflenmiş. Metinde tüm okullara dijital altyapı sağlayacak, tüm öğrencilere tablet bilgisayarlar dağıtacak Fatih Projesi’nin de adı geçmiyor ama ruhu korunmuş. Dijitalleşme ilk hedef. Ama öğretmenin de öğrencinin de bu dijital içeriğe nasıl ulaşacağı belirtilmemiş. Çoğu okulda böyle bir olanağın olmadığını biliyoruz. Zamanında öğrencilere dağıtılan tabletlerin de çoktan eskidiği, kullanılamaz hale geldiği gerçek. Sanırım yeni bir dijtalleşme hamlesi yapılacak ve yeni tabletler satın alınıp öğrencilere dağıtılacak. Yine uluslararası bilgisayar üreticileri sayemizde zengin olacak.
Fatih Projesi’ne harcanan ve yeni tabletler için harcanacak milyarlarca dolarla kaç yeni okul kütüphanesi açılır ve yeni alınan kitaplarla okul kütüphaneleri nasıl güçlendirilir? Üstelik bunlar kolayca eskimez, diye sorularımız olamaz. Çünkü, 2023 Eğitim Vizyonu’nda kitap da, kütüphanede yok.  31.10.18 

Yorumlar