Retrospektif,
bir sanatçının kariyeri boyunca yaratmış olduğu eserlerden derlenmiş sergilere deniyor. İstanbul Yapı Kredi Kültür Sanat’taki “Turhan Selçuk Retrospektifi” sergisine girerken bu
sözcüğü düşünüyordum. Retrospektif bir sergi düzenlemek konu aldığı sanatçının
kariyerinin uzunluğu, çeşitliliği ile birlikte kolay veya zordur. Serginin
doyuruculuğunu da yine bu kariyer ve çeşitlilik belirler.
Turhan Selçuk, karikatür denildiğinde hemen aklımıza gelen bir
ad. Turhan Selçuk denilince de ölümsüz çizgi roman kahramanı Abdülcanbaz’ı
anımsıyoruz. 1940’lardan başlayıp 2010’a, ölümüne dek süren, 70 yıllık çok
büyük bir verim. İlk karikatürü Adana Erkek Lisesi’nde okurken, 23 Ocak 1941’de
Adana’da Türk Sözü gazetesinde yayınlanmış. İstanbul’da üniversite öğrenciliği
sırasında profesyonel olmuş, sürekli çizmeye başlamış. Günlük gazeteler ve
dergilerde yayımlanan, kitaplaşan karikatürleri ve çizgi romanlarının dev bir
arşiv oluşturduğunu biliyoruz. Üstelik bu arşiv her sanatçıya nasip olmayacak
şekilde çok iyi korunmuş, bugüne ulaşmış.
Retrospektif sergi düzenlemek hem kolaydır hem zordur demiştim.
Retrospektifi yapılacak sanatçının elde az çalışması varsa bu iş zordur, doyurucu
bir sergi çıkmaz ortaya. Sanatçının her döneminden çok ürün varsa yine zordur,
çok seçmek, çok elemek zorunda kalır küratör. Turhan Selçuk için ikinci durum
söz konusu, elde çok malzeme var. Doğru bir seçme yapıp sanatçının verimini
bütünlüklü olarak yansıtmak kolay değil. Bu işin başarıldığını peşin olarak
söylemeliyim. Turhan Selçuk’un sanat yaşamını yansıtan görkemli ve başarılı bir
retrospektif çıkmış ortaya.
Yapı Kredi Kültür Sanat’taki sergiyi hazırlayan Veysel Uğurlu,
uzun zaman Turhan Selçuk’la aynı gazetede, Cumhuriyet’te çalışmış iki usta
karikatüristin Semih Poroy ve Behiç Ak’ın desteğini almış. Poroy ve Ak serginin
oluşturulmasına katkıda bulunmakla kalmamış “Turhan Selçuk Retrospektifi” adlı dev kitapta da
yazılarıyla yer almışlar. Turhan Selçuk’un sanatı hakkında önemli analizler
yapmışlar. Dev kitap diyorum, çünkü bu çalışma sergi kataloğu gibi sunulsa da Yapı
Kredi Kültür Sanat’ın her sergisinde olduğu gibi kalıcı, büyük bir çalışma.
Sergiler bitiyor, kitaplar kalıyor. Sürekli başvuru kaynağı olarak
kullanıyoruz.
“Turhan
Selçuk Retrospektifi” kitabında editör Murat Yalçın’ın
sunuşundan sonra Semih Poroy ve Behiç Ak’la birlikte Füruzan, İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk’un yazıları, Turhan Selçuk’un
biyografisi, Aslı Selçuk’un derlediği Turhan Selçuk’un karikatür üzerine
düşünceleri de yer alıyor.
Füruzan “birinci dereceden tanık”
olarak sanıyorum ilk kez Turhan Selçuk hakkında yazıyor. Yazıda altı çizilecek
bir çok cümle var. Füruzan, Turhan Selçuk’un sanat anlayışını anlatmakla kalmıyor,
onun çalışma koşullarına da değiniyor, en önemlisi de pek üzerinde durulmayan
Dünya’ya açılışını, yabancı gazete ve dergilerde karikatürlerinin
yayımlandığını da anımsatıyor.
Sergiyi gezerken Füruzan’ın
yazısında sözünü ettiği çalışma masasını, onun yalınlığını görüp Füruzan’ın
gözlem gücünü bir kez daha takdir ediyoruz. Üzerinde sadece bir tomar kağıt ve
küçük çini mürekkebi var masanın, tıpkı Turhan Selçuk’un çizimleri gibi oldukça
sade ve anlamlı. Füruzan’ın yazdığı gibi “Duru, açık, yalın sanatı; tıpkı
sanatçının kimliği gibi.”
Yapı Kredi Kültür Sanat’ın iki katına yayılan retrospektifi
gezerken yine Füruzan’ın cümlelerine hak veriyorum. “İnsanı mahkûm edebilecek
hiçbir ahlaki bozulmaya, eyleme karşı çıkmadan yapamıyor, özgürlük, eşitlik, adalet
onun varoluşunu anlatan en güçlü sözcükler.”
Turhan Selçuk, karikatürlerine yansıttığı olaylara bu insani
perspektifle bakmış. Bakış açısını da “toplumları, kişileri oldukları gibi
görmek, çelişkilerini, yanlışlarını gerçeklerden uzaklaşmadan değerlendirdikten
sonra eleştirmektir” diye ifade ediyor. Sergiye ve kitaba baktığınızda bu
düşüncesini sanatına başarıyla yansıttığını fark ediyorsunuz. Üstelik ağırlıklı
olarak gazete, dergi karikatürü gibi güncele, günlük olaylara dayalı yani
geçici bir türde ürünler vermesine rağmen Turhan Selçuk’un oldukça kalıcı
eserler verdiğini görüyorsunuz. Kardeşi İlhan Selçuk’un dediği gibi “Zaman, artık
Turhan’a çalışıyor”.
Turhan
Selçuk’un karikatürlerinin eskimemesinde, kalıcılaşmasında iki unsur etkili
sanıyorum. İlki, tarih tekerrür ediyor. Sergiyi izleyen farklı kişilerden aynı
cümleyi duydum: “Hiçbir şey değişmemiş!” Turhan Selçuk da bunun bilincinde. “Siyaset
ne kadar değişik görünürse görünsün birbirine benzer olayların periyodik
devamıdır, pekâlâ zamana dayanacak karikatürler çizmek olasıdır” demiş, haklı
çıkmış.
İkinci
unsur Turhan Selçuk’un sanat gücü, karikatür anlayışı. 40’lı
yıllardan başlayarak Semih Balcıoğlu, Mim Uykusuz, Eflatun Nuri, Ali Ulvi, Oğuz
Aral, Tonguç Yaşar gibi adlarla birlikte Türk karikatüründe büyük bir
yenilenmeyi başlatmış. Çizginin ağırlığını artırıp yazıyı azaltarak, hatta
tamamen kaldırarak yeni ve modern bir karikatür anlayışı geliştirmişler.
Üstelik hemen hepsi kendilerine has üsluplarını oluşturup farklılaşarak
başarmışlar bu işi. Turhan Selçuk’un karikatürlerini nerede görseniz hemen
tanıyorsunuz, o kadar kendine has bir çizgi ve ifade etme anlayışı var.
Abdülcanbaz, Turhan Selçuk’un farklılığının çizgi romandaki
somut örneğidir. Behiç Ak’ın dediği gibi “Turhan ancak tek karelik bir desende
var olabilecek özgünlükte çizgileriyle resimli roman yapmaya girişmiş,” ve
“başladığı günden itibaren klasik kabul edilen bir resimli roman ortaya çıkmıştır.”
Yapı
Kredi Kültür Sanat’taki “Turhan Selçuk Retrospektifi” karikatürün büyük
ustasının sanatını bütünüyle görmek ve kavramak için önemli bir fırsat. Sergi 9
Ağustos 2019’a kadar sürecek. Kitabı da kitapçılarda. (24.05.2019, Hürriyet Kitap - Sanat)
Yorumlar