Gündelik hayatın kâbusu

Hakan Bıçakçı 2002’de yayımlan ilk romanı Romantik Korku’dan beri belirli bir çizgi üzerinde geliştirdi edebiyat yaşamını. Gerçekliğin içindeki fantastik yanlara dikkatimizi çekmeye çalıştı. Sokakta gelip geçen, otobüste yanımızda oturan, işyerinde yanyana çalıştığımız, hatta aynı evi paylaştığımız son derece sıradan görünen insanların ne kadar renkli ve zaman zaman korkutucu içdünyaları olabileceğini gösterdi. Sıradan insanın kâbuslarını anlattı. Bunu da kendine has diyebileceğimiz bir anlatımla yaptı. Kendine has anlatısını kurarken, üslubunu da oluşturdu.
Son öykü toplamı ‘Normal Nefes Almaya Devam Edin’de de aynı tavrını sürdürüyor.
Kitap altı bölümden oluşuyor. Bölümlerde yer alan çoğu kısa ya da kısacık öykülerin başlıklara uygun olarak tematik bütünlük sağladıklarını söylemek mümkün. 
Hakan Bıçakçı, kentli insanın, İstanbullu’nun öykülerini yazar. Toplu konut, işhanı ve AVM üçgeninde yaşamını sürdüren, zamanının çoğu işte ve toplu ulaşımda geçen yalnız insanlardır bunlar. Gündelik hayatlarının her anında kalabalıklar içinde olmak durumundayken yalnız kalmak ne kadar mümkünse o kadar yalnızlardır.
Hemen her binanın girişinde gördüğümüz güvenlik görevlileri bu kalabalıklar içinde yalnız olma durumunu simgeler. Hakan Bıçakçı’nın da güvenlik görevlilerine özel bir ilgisi var. Hemen her çalışmasında onlara bir şekilde rastlıyoruz. Çağdaş insanın en çok yaşadığı hallerden olan “beklemek” güvenlik görevlilerinde anlatılıyor en çok. ‘Normal Nefes Almaya Devam Edin’in ilk bölümü “Nöbet” bu, iş nedeniyle bekleme hallerini anlatıyor. İşi beklemek olanların birincisi de balmumu heykel müzesinin güvenlik görevlisi. Müzedeki heykellere benzer bir şekilde girişte bekliyor. Müzeye gelenler ilk onu görüyor. Hemen arkasında Bruce Willis’in balmumu heykeli var. İşi gereği onun gibi heykelleşiyor, heykelden farkı olmadığı anlaşılınca da yerini ve işini bir heykel alıyor.
Kitaptaki öyküleri okudukça hizmet sektöründe yaşayanların mesailerinin çoğunun bekleyerek geçtiğini anlıyoruz. Beklemek onların normali. Anormal haller bile bu durumu değiştirmiyor. Örneğin “Lağım Parfümeri”de parfümeri mağazasının çalışanı günlerdir süren lağım kokusuna rağmen dükkanında müşteri beklemeyi sebatla sürdürüyor. İşi kokular üzerine olmasına rağmen lağım kokusunu almaz oluyor. Bekleyenlerden işi en ilginç olanı bir kaçış evinde ziyaretçileri korkutmakla görevli yaratık olarak çalışan tiyatrocu olsa gerek.
En sıradan hayatın bile fantastik bir yanı olabileceğini sık sık örnekler Hakan Bıçakçı. Daha önce Berat Pekmezci’nin çizimleriyle birlikte tek öykülü grafik kitap olarak yayımlanan “Otel Paranoya”  böyle bir öykü. Gerçekliğin nerede başlayıp nerede biteceğini, gerçekle düş arasında belirsiz bir geçiş olduğunu örnekliyor. Paranoya Panayırı da benzer nitelikte bir öykü. Bir paranoyak yaşadıklarını anlatsa bu öykülerdekine benzer şeyler anlatırdı sanırım. Sıradan hayatlar komik gerçekler kadar kâbuslar ve korkutucu düşler de barındırıyor.

Hakan Bıçakçı bir kitabının adından esinlenerek söylersek boşlukları olan öyküler anlatmayı seviyor. Bazıları sanki sadece giriş bölümünden oluşuyor ve devamında ne gelecek diye merak ediyorsunuz. Bazıları bir an, bazıları da bir anı parçası gibi. Öyküleri gittikçe kısalıyor ve başka biçimlere, türlere doğru yönelmeye çalışıyor. ‘Normal Nefes Almaya Devam Edin’de henüz bu değişimi yaşıyor ama gelecek kitaplarda bambaşka anlatım biçimleri ile de karşılaşabiliriz diye düşünüyorum. (Hürriyet Kitap Sanat, 01.11.19)        

Yorumlar