Metrofobi, Yunanca “métron (şiir ölçüsü)” kökenli sözcükten türetilmiş, şiir okumaktan, yazmaktan özellikle de karşı tarafın kendisine romantik şiir okumasından korkmaya verilen admış. Kısaca şiir korkusu.
Metrofobi bizde
oldukça yaygın olan ve yaygın olması şaşırtan bir fobi türü. Çünkü şiirle en
içli dışlı toplumlardan biriyiz. Şiir geleneksel sanatımız. Edebiyatın en
popüler türlerinden biri, belki de birincisi. Şiirsiz günümüz geçmiyor.
Her etkinin bir tepkisi
olduğunu biliyoruz. Bu kadar yaygın bir şiir sevgisinin olduğu bir toplumda
şiir korkusu yani metrofobinin de olması şaşırtıcı değil. Üstelik bu fobinin
gittikçe yaygınlaştığı da malum.
Kitap fuarlarında,
kitapçılarda kitapları inceleyen okurların şiir kitaplarına rastladı mı, hele
eline aldı mı sanki virüs bulaşmış gibi hemen o kitabı ellerinden
attıklarını ve o standttan ya da bölümden hızla
uzaklaştıklarını biliyoruz.
Metrofobinin sadece
okurlarda olmadığını kitapçı ve yayıncılarımız arasında da yaygın. En çok
satanlar listesinde Orhan Veli, Nâzım Hikmet gibi şairlerin sürekli yer
aldığını bilmelerine rağmen “şiir okunmuyor, satmıyor” gerekçesiyle şiir kitabı
satmayan birçok kitapçı var. 40- 50 yıllık yayınevlerinde ünlü şairleri
editör olarak istihdam etmelerine rağmen bir tek şiir kitabı bile basmayan,
büyük paralar ödeyerek yayın haklarını aldıkları Dünyaca ünlü yazarların toplu
eserlerinin yayımını koleksiyonda şiir kitabı var diye bir türlü tamamlamayan
ve maddi zarara uğrayan büyük yayıncılar olduğu da malum.
Metrofobi ve Talat Sait
Halman’ın bir araya gelmesi ise hiç mümkün görünmüyor. Aksine
“gerçek şiirsever” denince akla ilk gelecek isimlerdendir Talat Sait Halman.
Talat Sait Halman
biyografisinde “şair” yazan bir kültür adamı. Çocukken
şiir yazmaya başlamış ve yazdığı şiirler Cemal Nadir’in Yeni Arkadaş adlı çocuk dergisinde
yayımlanmış biri. Şiir yazmakla kalmıyor her zaman şiir en önemli ilgi alanı
oluyor. Biyografisinde “Türkçeye ilk çevirisini 1944 yılında, henüz 13
yaşındayken yapmış ve Old Black Joe (Yaşlı Zenci Joe) adlı bir türküyü Türkçeye
çevirmiştir. 16 yaşında Ahmet Haşim’in ve Yahya Kemal’in şiirlerini Türkçeden
İngilizceye çevirdi” yazıyor (bkz.teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/halman-talat-sait). Akademik hayatında da şiiri
hep en önemli inceleme alanı olarak görüyoruz. Çok
değerli araştırmaları var.
Shakespeare’nin
sonelerinin Türkçeye, Yunus Emre’nin şiirlerini İngilizceye çevirmeni Talat Sait
Halman’dır. Talat Sait Halman, şiir yazmak, çevirmekle kalmıyor, yayınevi kurup
şiir kitapları da yayımlıyor. Yine biyografisinde “İngilizceden
Türkçeye ve Türkçeden İngilizceye 5000 kadar şiir çevirdi ve çeviri, şiir,
edebiyat ve sanat alanlarına çok büyük katkılarda bulundu” diye
yazıyor. Yani Talat Sait Halman’ın çevirmen olarak da büyük
bir emeği var ve bu emeğin büyük bir kısmı, neredeyse tamamı şiir çevirilerine
hasredilmiş.
İKSV büyük
bir vefa örneği gösterip yıllarca vakıflarında mütevelliler kurulu başkanı
olarak görev yapan Talât Sait Halman anısına 2015 yılında Talât Sait Halman
Çeviri Ödülü’nü başlattığında tabii ki şaşırmamış, aksine kıymetli
çevirmenlerimizin emeğini değerlendirecek bir ödül konmasınaçok
sevinmiştim. Doğan Hızlan başkanlığındaki seçiciler kurulu gerçekten de önemli
çevirmenlere yıl içinde yayımlanan çevirileri nedeniyle ödüler verdi. İKSV’nin
internet sitesinde şu bilgiye ulaşıyoruz; “Talât Sait
Halman Çeviri Ödülü’nün ilki, 2015’te Georges Perec’in La Boutique
Obscure: 124 Rêves adlı eserinin Karanlık
Dükkân: 124 Rüya adlı çevirisiyle Siren İdemen’e; ikincisi Anna
Seghers’in Transit adlı eserinin aynı adlı çevirisiyle Ahmet
Arpad’a; üçüncüsü ise James Joyce’un Finnegans Wake eserinin Finnegan
Uyanması adlı çevirisiyle Fuat Sevimay’a sunulmuştu. 2018
Talât Sait Halman Çeviri Ödülü, Alberto Manguel’in Dönüş adlı
novellasını İngilizce aslından Türkçeye çeviren Ülker İnce’ye takdim edildi.
Talât Sait Halman Çeviri Ödülü Seçici Kurulu 2018’de ayrıca, Mark Z.
Danielewski’nin çetrefilli, bol oyunlu, kült romanı Yapraklar
Evi’ni
Türkçeye çevirmekteki cesareti ve başarısı sebebiyle Gökhan Sarı’ya da bir Jüri
Özel Ödülü vermeye karar verdi.” Yine aynı internet sitesinin başka bir
sayfasında da 2019 ödüllerinin “ Mathias Enard
çevirisi Pusula ile Ebru Erbaş ve Leonid Nikolayevic Andreyev çevirisi Kızıl
Kahkaha ile Kamil Kayhan Yükseler arasında paylaştırıldı”ğını
okuyoruz. Bu listeye bakınca başkanlığını
yazar Doğan Hızlan’ın yaptığı yazar, çevirmen ve eleştirmen Sevin Okyay, yazar
ve çevirmen Ayşe Sarısayın, yazar ve çevirmen Yiğit Bener ile yazar ve çevirmen
Kaya Genç’ten oluşan Talât Sait Halman Çeviri Ödülü Seçici Kurulu tercihini hep
romanlardan yana yapmış, diye düşünmek mümkün.
Türkçede çok az şiir
çevirisi yayınlandığını düşünürsek değerli jürinin hep anlatılardan yana tercih
yapması da normal görünüyor. Oysa normal
değil yönetmelik gereği zorunlu bir seçimmiş bu.
İKSV’nin internet
sitesinde yer alan ödül yönetmeliğinde yapılan türsel ayrımcılığı
anlamak mümkün değil(https://www.iksv.org/tr/talat-sait-halman-ceviri-odulu/yonetmelik). Yönetmeliğin
ilk cümlesi şöyle; “Talât Sait Halman Çeviri Ödülü, İstanbul Kültür
Sanat Vakfı (İKSV) tarafından roman ve öykü alanındaki nitelikli
edebiyat çevirilerini desteklemek ve ödüllendirmek üzere konumlandırılmıştır. (abç.)” Yani edebiyatın diğer türleri şiir,
deneme, anı, mektup, oyun çevirileri değerlendirmeye alınmıyor.
İlk bakışta türsel bir
sınırlama yapılması normal karşılanabilirdi. Hele Talât Sait
Halman ömrünü roman ve
öykü çevirilerine hasretmiş
olsaydı. Yaşam öyküsünü ayrıntılı olarak bilmeye gerek yok, Talât Sait
Halman’ı birazcık tanıyan biri bile onun öncelikle “şair” olduğunu, şiir
çevirisini yaşamının en önemli uğraşlarından biri saydığını bilir.
Biyografisinde “İngilizceden Türkçeye ve Türkçeden İngilizceye
5000 kadar şiir çevirdi” yazmasının nedeni de budur.
Talât Sait Halman Çeviri
Ödülü sadece roman ve
öykü alanında” verilmesinin altında nasıl bir neden
olabilir, diye sormadan edemiyorum. Metrofobi mi söz konusu?
Aksine Talât Sait Halman
Çeviri Ödülü sadece Türkçeden yabancı dillere, yabancı dillerden Türkçeye şiir
alanında verilir dense şaşırmaz doğal bulurdum. Şiir
çevirisinin çok zor ve büyük emek isteyen bir iş olduğunu biliyoruz. Bence, Talât Sait
Halman adına çeviri ödülü vermeyi akıl ederek
takdiri hak edenler, aralarındaki gizli metrofobik’e aldırmadan yönetmelikte
gerekli düzeltmeyi yapmalı ve ödülü sadece roman ve
öykü alanıyla sınırlamaktan vazgeçip tüm nitelikli
edebiyat çevirilerine vermeli. Bunun ilk
adımı olarak da bu yıl yayımlanan şiir çevirilerine jüri özel bir ödül vermeli.
Şair ve şiir çevirmeni Talât Sait Halman adına
verilecek bir çeviri ödülüne bu yakışır. (09.09.2020)
Yorumlar