“Araştırmacı şair”in tarih sohbetleri


Sunay Akın kendisini “araştırmacı şair” olarak tanımlamış. Araştırmayı, akla gelmeyen konular ve kişilerin en küçük ayrıntılarına dek incelemeyi, bilinmeyenleri bulmayı ve onları anlatmayı seviyor. Keyifle okunan, yeni bilgiler edinilen arada gülünen, arada hüzünlenilen denemeler yazıyor.

Olayları olduğu kadar, belki daha çok kişileri anlatmayı seviyor. İlgisi de çok önemli görevler yapmış, işler başarmış, yaptıklarıyla alanının birincisi olmuş, insanları şaşırtmış ama zamanla unutulmaya terk edilmiş ya da hiç bilinmemiş ya da yeterince takdir edilmemiş kişilere yönelik. Onları tarih kitaplarından, anılardan, dergi ve gazete sayfalarından çıkarıp spotlar altına getiriyor, öykülerini olanca ilginçliğiyle anlatıyor.

Anlattıkları belgelere dayanıyor ama anlatımındaki içtenlik sanki geçmişten günümüze gelmiş bir meddahı dinliyormuşuz izlenimi yaratıyor. Denemelerini okurken sanki onu dinliyormuşuz gibi bir his oluşuyor. Sesi kulaklarımızda yankılanıyor, jest ve mimikleri belleğimizde canlanıyor. Kuşkusuz bunda Sunay Akın’ın kitaplarında işlediği konuları sahne gösterilerinde de ele almasının, anlatmasının etkisi var. Daha önce de yazmıştım, Sunay Akın’ın gösterilerindeki anlatımı ile denemelerindeki üslubu tam anlamıyla örtüşüyor. Unuttuğumuz bir edebi tür olan sohbet’i anımsatıyor.  

Sunay Akın’ın yeni kitabının adı ‘Şiirli Yastık’. Kapaktaki ay yıldızlı gökyüzü ve Milli Mücadele yıllarını anımsatan fotoğrafla ‘Şiirli Yastık’ adı arasında bir bağ kurmak kolay değil. Arka kapaktaki yazıyı okumanız gerek adını kapak görseliyle ilgisini çözmeniz için. “Şiirli yastık olur mu demeyin. Sivas Kongresi için kente gelen Mustafa Kemal Paşa’ya, Sivas Sultanisi’nin ikinci katındaki bir oda ayrılır. Yatağın üstünde, bir genç kızın çeyiz sandığından alınan, çiçek motifli ipek bir örtü vardır. Mustafa Kemal, yastıklara işlenmiş iki dizeyi okuyunca, Mazhar Müfit Bey’i yanına çağırır. Mazhar Müfit Bey telaşlı ve biraz da mahcup, yastıklardaki beyitlerin kendisi için yazılmadığını, asla böyle bir kasıtları olmadığını anlatmaya çalışırken, Mustafa Kemal açıklamanın gereksiz olduğunu ve şiirdeki uyarının herkes için doğru olduğunu söyler. Sivas Kongresi günlerinde, Mustafa Kemal’in başını koyduğu yastık kılıflarına yazılı şiirin ilk dizesi şöyledir: “Dünyanın makamıyla gururlanıp incitme insanı...”.   

‘Şiirli Yastık’ Atatürk’ün Pera Palas’ta geçirdiği bir haftanın öyküsünün anlatıldığı bir denemeyle başlıyor. İşgal İstanbul’unda Anadolu’daki direnişi örgütleyen genç subay Mustafa Kemal’in öyküsünü okuduktan sonra, karşı yakada Haydarpaşa’daki Tıbbiye’de yaşananlara geçeriz. Üçüncü deneme ‘Cephane Sandığı’nda “Atatürk’ü Samsun’a götüren vapurun hangi Bandırma vapuru olduğu” sorusuna cevap arar. Birden fazla Bandırma Vapuru vardır kayıtlarda. “Yere Batsın Saraylar”da Haydarpaşa’daki Tıbbiye öğrencilerinin izini sürerek İşgal İstanbul’unda direnişin simgesi haline gelen mitingleri anlatır.

Sunay Akın’ın denemelerinin ilginçliği konular arasında küçücük bağlarla kurduğu güçlü ilişkilerdir. ‘Hayatımızı ayrıntılar belirler’ demek istemektedir sanki. Bir anda Atatürk’ün sofrasına, kızların etek boylarıyla ilgili yapılan bir tartışmaya geçtiğinizde hiç şaşırmazsınız. Çünkü bu öykü de ‘Andımız’ın yazarı, cumhuriyetin ilk Milli Eğitim Bakanlarından Dr. Reşit Galip’in yaşam öyküsüne bağlanacaktır.

2005’de kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesini’nin yaşamında önemli yeri var Sunay Akın’ın. Bu kitapta da sık sık sözünü ediyor ve müze kurma merakının oyuncakla kalmayacağını “Kaleci müzesi”, “Kardan Adama müzesi” gibi müze tasarıları olduğunu da anlatıyor.

Sunay Akın’ın birçok okuru yazılarını, kitaplarını okurken aynı soruyu sormuştur kendisine; “Bu bir deneme mi öykü mü?” Deneme türünün kendine has ve adına uygun güzelliği de bu olsa gerek. Türlerarası bağları kurmanızı sağlayan bir tür. ‘Şiirli Yastık’taki portrelerde bu öyküleme iyice belirginleşiyor. Dr. Cemil Topuzlu, Dr. Celalettin Algan, Victoria ve Joaquin Rodrigo, Halet Çambel gibi önemli adları anlatırken bu öyküleme daha da netleşir. Çocukluk günlerine uzanıp Trabzon’un dük yokuşlu sokaklarının, Ömercik’le arkadaşlığın anlatıldığı gibi denemelerde öykünün anıya karıştığını görürüz. Öykü de anlatsa, anılara da başvursa belgeli, kaynağını göstererek, hatta fotoğraflarla destekleyerek anlatıyor Sunay Akın. Kitabın sonuna küçük bir kaynakça koymayı da ihmal etmemiş. Bir ileri adım da dizin eklemek olacak kuşkusuz. Çünkü araştırmacılar için denemelerinin önemli birer başvuru kaynağı olması mümkün.

Sunay Akın, Şiirli Yastık’ta yakın tarihimizden bilinen olayların bilinmeyen ayrıntılarını, adları anılmayan kahramanların gizli kalmış yaşam öykülerini belgelerde, kitaplarda arkeolojik kazılar yaparak tatlı dille, güler yüzle, sık sık gülümseterek, bazen de hüzünlendirerek anlatıyor. (13.08.2021, Hürriyet Kitap - Sanat.)

Yorumlar