Kadastrocunun Kafkaesk dünyası


Tayfun Pirselimoğlu’nun yeni romanı Kadastrocu’nun kahramanı Cemal Kara, İstanbul’da, Tapu Kadastro Müdürlüğü Parsel Sorgulama Şubesinde çalışan bir memurdur. İşini, iş arkadaşlarını, hatta mahallesindeki, İstanbul’daki hiç kimseyi sevmez. Eşi dostu yoktur, yalnız bir yaşam sürer.

Altı aydır dosyalardaki karmaşık durumdaki eski kayıtları sıraya sokup, listelemekte, sonra bunları başka dosyalara yerleştirip tekrar arkasındaki dolaba koymaktadır. Bu görevi, hakkında ileri geri konuştuğu şefinin kendisini cezalandırmak için verdiğini düşünmektedir.

Hayatı işiyle, evi arasında tek düze bir şekilde geçmektedir. Apartman otomatının hep aynı yerde sönüp kendisinin zor durumda bırakması gibi küçük takıntıları vardır ve bunları mesele haline getirip üzerlerinde uzun uzun düşünmekte, çözümler aramaktadır.

O akşam eve döndüğünde ışığın her zamanki gibi yolunun ortasında sönmemesi aslında bir işarettir. Rutini bozulmuştur. Değişim yani hayatındaki anormalleşme, o gün müdürün yanına çağrıldığında başlamıştır aslında. Müdürü fuzuli işgal edilen bir hazine arazisi meselesini halletmesi görevini verir. Arazi Karaköprü’dedir, Karaköprü de Türkiye’nin en doğusunda bir kasabadır.

Alışılmadık bir görevdir. Bu iş için İstanbul’dan kalkıp Türkiye’nin diğer ucuna gitmenin bir anlamı yoktur. Oradaki aynı işle görevli kişiler de bunu kolayca yerine getirebilir. Böyle bir görevle Türkiye’nin diğer ucuna gitmek de, bu görevin gelip kendisini bulmuş olması da gariptir ama “Vazife vazifedir”, bu seyahate çıkması gerekmektedir.

Cemal Kara uzun yolculuğunda gecenin bir vakti mola verip otobüsü kaçırınca iş iyice garipleşir. Çünkü otobüsün kalkışına dair hiçbir anons duymamıştır ve büyük bir ihtimalle otobüs kalkması gereken saatten önce hareket etmiştir.

Tayfun Pirselimoğlu, insanları ve mekanları ayrıntılı bir şekilde betimleyerek bizi bu karlı ve puslu dünyaya sokar. Cemal Kara, tesisin yöneticisi tarafından otobüsü kaçırmasının sağlandığını anlar. Çünkü kendisini gizli bir görevle Karaköprü’ye giden önemli biri sanmaktadırlar. Güvenliği için otobüsü yollamışlardır. O ve arkadaşları da aynı yapının bölgedeki sivil görevlileridir.

Cemal Kara, Kadastro Müdürlüğü Parsel Sorgulama Şubesinde çalışan bir memur olduğunu söylemesi yanlış anlamayı düzelteceğine daha da pekiştirir. Devletin bu gizli görevlisi tabii ki gerçek görevini açıklamayacaktır.

Cemal Kara çaresiz kendini kaderine ve adamın yönlendirmesine bırakır. Tesisin gizli bölümündeki bir odada misafir edilir, diğer görevlilerle tanıştırılır. Onu gece misafir edip, ertesi sabah Karaköprü’ye daha güvenli bir yolla, trenle yollayacaklardır.  

Aniden bastırıp yolları kapatan kar tüm planları değiştirir, Cemal Kara’nın misafirliği uzar. Kafkaesk dünya da böylece kurulmaya başlar. Kafkaesk tanımına uygun olarak “Anlatım akışının doğal bir parçası olarak, bilinen ve algılanan gerçeklikten kopma, uzaklaşma”ya başlar roman. İlginç olan bu korkutucu ve güvensiz ortama uyum sağlamasıdır. Sanki kaderini, başına gelecekleri kabul etmiş gibidir.

Kendisine yakıştırılan kişiliği ve görevi benimser. Her şeyi tevekkülle karşılar. Rolünü kişiliğinden hemen hiç taviz vermeden her şeyi, tüm konuşmaları muğlak bırakarak oynamayı başarır. Ne de olsa hemen her şey belirsiz ve karmaşıktır. Belki de amacı bu garip ve karanlık maceradan bir an evvel canını kurtarıp evine dönmektir.

Yaşadıkları bir yanıyla korkutucu diğer yanıyla saçmadır. Hele işin içine, belki de önceki romana Berber’e göndermeyle Meryem adlı gizemli bir şarkıcı ve sınırın öte yanından gelmiş bir gergedan katılınca durum iyice groteksleşir.

Karaköprü’de Cemal Kara’nın karşılanışı, bürokratik yapıda yaşananlar kuşkusuz Gogol’ün Müfettişi’ni anımsatacaktır. Ama kaymakam, belediye başkanı, parti ilçe başkanı, imamın öncülüğünde kurulmuş kıyameti bekleyen gizli örgütlenme derken ortam iyice tanıdıklaşır, birçok gönderme bize bugünlerde yaşadıklarımızı anımsatacaktır. Kadastrocu işlenen cinayetler ve çeşitli devlet kurumlarına yapılan saldırılarla bir yanıyla da suç romanı halini alır. Cemal Kara da birden kendini bu suçları soruşturan en önemli yetkili halinde bulacaktır.

Kadastrocu sağlam kurgusu, Tayfun Pirselimoğlu’nun sevdiğimiz anlatım tarzıyla su gibi akan ve merakla okunan iyi bir edebiyat eseri. Roman günümüz Türkiye’sine yaptığı göndermelerle de merakla okunuyor.  (20.08.2021, Hürriyet Kitap - Sanat).    

Yorumlar