Dört kişilik ailenin beşincisi


Matias Faldbakken Norveçli bir görsel sanatçı ve yazar. Onu ilk romanı ‘Garson’la tanımıştık. Türkçede 2019’da yayımlanan Garson’u ilgiyle okunabilecek, kendine has dingin anlatımı, gizli mizahı, eleştirelliği ile ilgi çekebilecek bir eser, diye değerlendirmişim. Bu kez farklı bir romanla karşımızda.

Faldbakken’in yeni romanıyla kentten köye yöneliyor. ‘Biz Beş Kişiyiz’ küçük bir Norveç köyünde geçen bir roman. Korku romanı diye tanımlayanlar da var. Ama aile ilişkilerini sorguladığı görüşü de dikkate alınmalı. Gerilim taşıdığı ise muhakkak. Kitabın tanıtımındaki Mary Shelley’nin Frankenstein’ına yapılan gönderme de dikkat çekici. Ama Golem efsanesiyle daha doğrudan ve sıkı bir ilişki içinde olduğunu düşünüyorum. Romanın kahramanı deneyler yapmayı, araştırmayı seven yetenekli marangoz Tormod çağdaş bir Frankenstein yaratıyor ama o Frankenstein Golem’e dönüşüyor.  

‘Biz Beş Kişiyiz’ Norveç kırsalında geçen bir aile öyküsü olarak başlıyor ve başlangıçta aile içindeki gerilime. Görünüre çıkmakta olan uyumsuzluklara yoğunlaşıyor. Tormod Blystad’ı ve ailesini tanıyoruz. Kuaför karısı Siv, ergenlik çağındaki oğulları Alf ve sekiz yaşındaki kızları Helene ile birlikte yaşamaktadırlar. Tormod, her şeyi denediği delidolu bir gençlik döneminden sonra Siv’le evlenip aile babası olunca durulmuş, hem efendiliği, hem de yakışıklılığıyla köyün en takdir edilen kişilerinden bir halini almıştır.

Tormod, kendi eliyle yaptığı evinde ve onun hemen yanındaki atölyesinde günlerini mazbut bir şekilde geçirmektedir. İçinde bir bilim adamı vardır. Teknik okuldaki öğretmeni bunu keşfeder. Hayal kırıklığıyla başlamadan bıraktığı yüksek öğrenim yaşamının acısını atölyesinde yaptığı araştırmalarla çıkarmaya çalışmaktadır.

Üçüncü çocuk isteğine yaptığı zor doğumları anımsayan karısı Siv’in karşı çıkması üzerine aldıkları Norveç kurdu Pasaklı neşe ve eğlence kaynağı olmuştur. Ailenin beşinci ferdi gibi sevip benimsedikleri Pasaklı’nın ortadan kaybolması ile aile içindeki uyum sarsılır. Tormod, atölyesine kapanır, Alf bilgisayar oyunlarına iyice kapılır. Her zaman enerjik olan Helene ise aksi, yaramaz bir çocuk halini almıştır. Köpeğin kaybolmasından etkilenmeyen tek aile üyesi olan Siv televizyonun karşısından ayrılmaz,  

Aileye bir beşinci kişi, onları tekrar bir araya getirecek, ortak ruh yaratacak biri gerekmektedir. Frankenstein’a benzer bir şekilde beşinci kişinin yaratıcısı Tormod olacaktır. Bir süredir killerle ve gübrelerle ilgilenen Tormod, çılgın gençlik günlerinden eski arkadaşı Espen’in yeni tür hareketli killerle ilgili malzemelerin satıcısı olarak ortaya çıkması ile olaylar hızla gelişir.

Tormod, farkında olmadan, atölyede ve evde güç gerektiren vidalamak, bir şeyi sıkıca tutmak, destek olmak, bahçede dikim yaparken kazmaktan evi süpürmeye kadar birçok işte yardımcı olabilen kilden bir çeşit robot yaratmıştır.

Kilden veya topraktan oluşturulan bir varlık olan Golem efsanesindeki yaratığın bir benzeridir bu. Kil olduğu için şekil vermek, bir köpek, küçük bir insan ya da masa, düz bir panel haline getirmek mümkündür. Golem, günümüzde genellikle kontrollü koşullar altında bir insana hizmet eden, ancak diğer koşullar altında ona düşman olan akılsız bir serseri veya varlık için bir metafor olarak kullanılmaktadır, diye tanımlanıyor ki Tormod’un yarattığı kil de benzer bir değişim geçirir. Atölye ve evde faydalı bir yardımcıyken saldırgan bir canavar haline gelir. Golem sinemaya, müziğe, çizgi romana esin kaynağı olmuş, romanlarda konu edilmiş bir mitolojik yaratık. Matias Faldbakken’in anlatımıyla ise çağımızdaki gelişmelerle bilerek ya da bilmeden yaratılabilecek bir tür robot.

‘Biz Beş Kişiyiz’i Türkçeye Mehmet Emin baş çevirmiş. Faldbakken’in rahat okunan, absürde varan mizah anlayışı ile bezenmiş, korku unsurunu hemen hiç abartmadan öykünün yapısına yediren bir anlatımı var. Korkup gerilmekten çok bu işin sonu ne olacak diye merak ediyorsunuz.

Matias Faldbakken, kilden canlının geçirdiği değişimi anlatırken çağdaş aile yaşamını, günümüz kapalı toplumlarının ilişkilerini, tehlike halinde nasıl tepkiler verdiklerini konu ediniyor. Roman korku, bilimkurgu ve gerilimi harmanlayarak gelişirken, bu türlerde yazanların sevdiği şekilde mitolojik göndermeler de içeriyor. Bir yorumda belirtildiği gibi "yaşamı yaratmanın bedeli nedir?" sorusunun cevabını da arıyor. (10.09.2021, Hürriyet kitap - sanat)

Yorumlar