Mehmet Eroğlu, “iyi polisiye iyi edebiyattır” düşüncesiyle geçen üç yılı üç polisiyeyle değerlendirmişti. Doğrusu bu yıl da yeni bir polisiye ile karşımıza çıkacak diye bekliyordum. Ama beklentilerimin aksine çok katmanlı diye tanımlanan bir romanla geldi; Kendi Hayatında Ölme Vakti.
Romanın
anlatıcı kahramanı Metin Hasır bir romancı. 5-6 romanı yayınlanmış. Tanınan bir
yazar. Uzun süredir yazamama sorunu ile boğuşuyor. Hemen her gün masa başına
oturup yazmak için maddi imkânı olmasına rağmen durumu gittikçe kötüleşiyor.
Yazmaktan çok içki içmeye zaman ayırmaya başlıyor. Tipik bir akşamcı profili
çiziyor. Saati kollayıp akşamın olmasını ve ilk kadehi yudumlamayı bekleyerek
günü geçiriyor.
Mehmet
Eroğlu, romanlarını oya gibi işler, dikkatle kurar. Anlatıda boşluk bırakmaz.
Anton Çehov’un “birinci perdede duvarda silah asılıysa sonuncu perdede o silah
patlamalı” kuralına uyar. ‘Kendi
Hayatında Ölme Vakti’ 2018 kışında başlayıp 2019 kışında bitiyor. Yani beş
mevsim sürüyor. İlk bölümde, 2018 kışında Ankara’dayız, yazarı, yaşamını,
ailesini, dostluklarını tanıyoruz. Metin
Hasır, evlenip kısa bir süre sonra boşanmış, çocuksuz, 60 yaşına varmış biri. Ankara’da
babadan kalma üç katlı büyük bir konakta yalınız yaşıyor ve iyi bir hayat
yaşamasına yetecek düzenli bir geliri var.
Anne
ve babasını kaybetmiş. Hayatta tek yakınları ikiz kız kardeşi Şule ve Şule’nin
oğlu Teoman. Mirası da hiç sevmediği, yaşam tarzını tasvip etmediği yeğenine
kalacak.
Metin’in
hemen hiç arkadaşı yok, kimselerle görüşmüyor. Gününü evde yazmaya çalışarak ve
içerek geçiriyor. En çok görüştüğü kişiler kahyam diye tanımladığı ev işlerine
bakan Hatice ve haftada bir gün gelip geceyi onla geçiren ve yatak arkadaşlığı
da yapan asistanı Esin.
Metin
dış dünyaya kapalı bir şekilde kendi hayatını yaşasa da güncel olaylar bir
şekilde gelip kendisini buluyor. Halime’nin KHK ile işinden atılmış kızı Ayşe’nin
açlık grevine katılması onun da polis müdahalesinde gaz etkisinde kalmasına
neden oluyor örneğin.
Eroğlu’nun
Çehov’un kuralına sadık olduğunu bildiğimiz için anlatıya katılan her
kahramanın, olayın, nesnenin ilerleyen sayfalarda bir işlevi olacağı
düşüncesiyle dikkatle okumak gerekiyor. Tabii aynı dikkati Metin’in
konuşmalarında ve içkisini yudumlarken düşündüklerinde yaptığı göndermelere, metinler
arası kurduğu bağlara da vermek gerek.
Arka
kapağa “Mehmet Eroğlu, mitolojinin ve Antikçağ tragedyalarının kahramanlarını
iki katmanda gelişen öykülerle günümüze taşıyor,” cümlesi yazılmış. Mitolojide
ikizlerin yerini önemli olduğu malum. Özellikle Karaburun’daki bölümlerde
mitolojiye göndermeler yoğunlaşıyor.
2018
kışında romancının Ankara’daki hayatına girip sözünü ettiğim kişiler arasındaki
ilişkileri ve onların birlikte yaşayacakları olayları beklerken Metin Hasır,
ikiz kardeşi Şule’nin önerisiyle Karaburun’daki yazlığa gidiyor. Sakin bir
ortamda daha rahat yazabileceğini ummaktadır.
Biraz
soğuk geçen ilkbahar günlerinde Metin Hasır’ın hayatına bilge ve alaycı balıkçılar, gizemli komşular ve çok
güncel bir olay olarak Yunan adalarına kaçmak için mücadele veren göçmenler
girecektir. Karaburun’da belki de bir başka anlatının konusu olabilecek bir
dünya kuruyor Mehmet Eroğlu. Özellikle kendi yaşlarındaki komşusu Nihat, onun
gizemli ev arkadaşı Canan ve hemen yan kapıda yaşayan Doktor Ozan Karaburun anlatısının
başkahramanları olarak kitaba katılıyor. Nihat ilerleyen sayfalarda bir ruh
ikisi olarak iyice belirginleşecektir.
‘Kendi Hayatında Ölme Vakti’ bir mevsim
Karaburun’da bir mevsim Ankara’da olmak üzere paralel akan iki anlatı olarak
gelişiyor. Ankara’nın yazı, Karaburun’un kışı Metin’in o zaman kadar pek de
dikkatli bakmadığı çevresindekilerin hayatlarına nüfuz etmesini ve onların
gizlerini çözmesini sağlıyor. Kendi
yalnızlığında kurduğu hayat birçok bağla başka yaşamlara, öykülere bağlıdır ve
o yaşamalar, öyküler tek bir romanın değil birçok romanın konusu olacak kadar
zengindir. Bir başka deyişle yazarın kendiyle didişmeyi bırakıp çevresine
dikkatle bakması yeni romanın yazılması için yeterli malzemeyi verecektir. İnsanın
kendi hayatını öğrenmesi için başkalarını yaşamlarına bakması gerekir. Tabii
bunun için kendi romanının kahramanı olmak da gerekir.
‘Kendi Hayatında Ölme Vakti’ insanın
kendini aramasının öyküsü. Mehmet Eroğlu, geçmişin trajedilerinin bugünün
dramlarıyla bağlayan, hem kurduğu metinler arası bağlarla edebi açıdan önem
taşıyan, hem de insanın varlığı hakkında sorular sordururken güncel olaylarla
bağlar kuran keyif ve merakla okunan bir roman yazmış. (28.01.2022, Hürriyet Kitap - Sanat)
Yorumlar