‘Büyük aşk romanı’ olarak sunulan ‘Son Yıldız’ Mehmet Rauf’un son dönem eserlerinden. Mehmet Rauf 1926’da hayranlarından, öğretmen Muazzez Hanım’la evlenmiş. Muazzez Hanım, ikinci evliliğindeki gibi romanlarını okuyarak kendisine âşık olan genç bir kadın. Mehmet Rauf’tan yirmi sekiz yaş küçük. Mehmet Rauf evliliğinin hemen ardından ilk felcini geçirmiş ve sağ kolunu kullanamaz hale gelmiş. Felç gelmeden önce yazmaya başladığı ve bir bölümünü tefrika edilmek üzere gazeteye yolladığı romanı Son Yıldız’ı eşine dikte ederek tamamlamış.
25
Ocak 1926’da Vakit gazetesinde tefrika edilmeye başlanan roman 26 Haziran
1926’ya dek sürmüş. 131 tefrikadan oluşan roman hemen ertesi yıl kitaplaşmış.
Romanın Latin alfabesine çevrim yazısını hazırlayan, kapsamlı bir önsöz ve
notlarla zenginleştiren Güneş Sezen ve Çimen Günay-Erkol, Son Yıldız’ın bizzat
Mehmet Rauf tarafından “Eylül ’den bile kuvvetli ve şahsiyetli bir eser”
olarak değerlendirildiğini belirtiyor. Ama roman ilk yayınlanışından sonra
unutulmaya terk edilmiş. Günümüze dek bir daha basılmamış. Bunun nedeninin en
önemli eserlerini Servet-i Fünûn dergisindeki olgunluk devrinde veren yazarın Son
Yıldız’ı II. Meşrutiyet’ten sonraki sükût ve unutuluş devresinde yayınlatması
sanırım. Bu devrede hem dilinin ve anlatımının değiştiği hem de konularının
farklılaştığı belirtiliyor. Artık çok okunmak kaygısıyla yazmaktadır, üslup ve
anlatımı ihmal eder ve eserlerinde platonik aşktan çok maddî aşk ön plana
çıkmıştır. Mehmet Rauf’un Son Yıldız’ı böyle övmesinin altında yatan neden
edebi çevrelerdeki Eylül’den sonra bir daha onun ayarında bir eser veremediği
kanısı olabilir.
Üçlü
aşk hikâyeleri Mehmet Rauf’un en sevdiği konu, romanlarında hep aşk üçgenlerini
ele almış. Son Yıldız da böyle bir roman. Mehmet Rauf, Şehrâh gazetesinin
sahibi Fahri Cemal, Avukat Şefik Bey’in genç eşi Perran ve Perran’ın yıllar
sonra ortaya çıkan gençlik aşkı Fuat İlhami arasındaki aşk üçgenini
anlatıyor.
Şehrah
gazetesinin sahibi ve başyazarı Fahri Cemal hem çok tanınmış hem siyasi açıdan güçlü
hem de zengin, ellili yaşlarda biridir. Bu özelliklerinin yanında tam bir
beyefendidir ve kadınların kalbini fethetmeyi iyi bilir. Yoksul bir ailenin çok
zor durumda olan güzel kızı Perran Avukat Şefik Bey’le bir çıkar evliliği
yapmıştır. Evliliğin ilk dönemlerindeki güzel sayılabilecek günlerden sonra
aralarındaki ilişki iyice zayıflamış, çift aynı evde farklı hayatlar yaşamaya
başlamıştır. Beyoğlu gecelerinde metreslerine harcadığı paralarla ünlü Avukat
Şefik Bey, Fahri Cemal’in karısına ilgisini çıkar vesilesi olarak kullanır.
Onların ilişkilerine göz yumar ve bu sayede Fahri Cemal’in ve gazetesinin
avukatı olarak büyük paralar kazanmaya başlar. Perran da Fahri Cemal’le
yaşadığı ilişkiden mutludur. Kendisini gerçekten anlayan ve her anlamda
kraliçeler gibi davranan, para ve lükse boğan bir adamla, herhangi bir endişe
olmadan, adeta toplumun gizli onayını almış bir şekilde hayatını yaşamaktadır.
Günlerini
balolarda, davetlerde geçirmektedirler. Tek sıkıntı, sevdiğinden yaşça çok
büyük olan Fahri Cemal’in Perran’ı hemen herkesten kıskanması ve sıkı bir
şekilde kontrol etmesidir. Perran, sevdiğinin böyle davranmasından şikayetçi
değildir, aksine kocasının ilgisizliği karşısında Fahri Cemal’in bu aşırı
kıskançlığı onu hoşnut bile etmektedir.
Bu
üçlü ilişki Perran’ın gençlik aşkı Fuat İlhami’nin ortaya çıkışı ile
bozulur. Perran ve Fuat İlhami kısa ama hoş bir gençlik aşkı yaşamıştır. Fuat
İlhami’nin Kafkas Cephesinde savaşmak için yola çıkacağı sırada da dönüşte
evlenmek için birbirilerine söz vermişlerdir. Ama Fuat İlhami’nin bindiği
geminin Ruslar tarafından batırılması ile şehit olduğu haberi gelince planlar
bozulmuş, Perran da kendine yeni bir hayat kurmuştur.
Ölüm
haberinden sekiz yıl sonra Fuat İlhami, Pera Palas’taki bir baloda ortaya çıkar.
Perran mutlu yaşamını sağlayan Fahri Cemal’in şefkat ve ilgisi ile Fuat
İlhami’nin saf aşkı arasında kararsız kalır. Fahri Cemal’le Napoli’ye
yapacakları uzun seyahat Perran’a bir çözüm olarak görünür. Ama aşkını kalbine
gömemez ve İstanbul’a dönmenin yollarını arar. Bu sırada zaten en ufak tavırdan
hemen bir anlam çıkaran aşırı kıskanç Fahri Cemal de Perran’ın halindeki
değişimi fark etmiştir. İstanbul’a dönüş ise bambaşka gelişmelere gebedir.
20’li
yılların, İşgal İstanbul’unun Batı özentisi çevrelerinin balo, davet ve
eğlencelerde geçen hayatını yansıtan Son Yıldız, Anna Karenina’yı anımsatan
olay örgüsüne sahip bir aşk romanı. Rahim Tarım’ın yazarın hayatını ve sanatını
ele aldığı kitabında belirttiği gibi Mehmet Rauf’un eserlerindeki aşırı
hassasiyet (santimantalizm), alınganlık, marazi ruh hali, sonu intihara varan
karşılıksız aşklar, kadın, evlilik, ihanet, kıskançlık, hastalık, ölüm fikri ve
bunların sebep olduğu kötümserlik gibi tüm temaları içeren bir roman. Mehmet
Rauf’un sunduğu gibi Eylül ’den bile kuvvetli ve şahsiyetli bir eser değil
ama ilgi ve merakla okunacak bir klasik. (07.01.2022, Hürriyet Kitap - Sanat).
Yorumlar