Bir gezginin mektup nostaljisi


Jang Eun-Jin Cevapsız Mektuplar’da internetin icadıyla hızla hayatımızdan çıkan mektubun nostaljisini yapıyor. Romanın kahramanı Jihun çantasına sadece bir kitap ve MP3 çalar koyup, dedesinden yadigâr kör köpeğiyle birlikte evini, ailesini, arkadaşlarını, mesleğini ve aşkını terk etmiş kendini yollara vurmuştur. Amaçsız bir seyahattir bu. Herhangi bir planı, hedefi yoktur. Trenlerle, metrolarla seyahat eder, ucuz otellerde birer gece konuk olur, ertesi sabah bir başka yere gitmek üzere yola koyulur. Gittiği yerleri merak etmez, önemli yerlerini ziyaret etmek, şehri tanımak gibi bir amacı yoktur. Fotoğraf çekmez, o şehri anımsatacak hatıra eşyası satın almaz. Sadece yazıyla kayıt tutar. Seyahat sırasında ömür boyu ulaşamayacağımız ya da hiç aklımıza gelmeyecek düşüncelere eriştiğimize inanır ve bunları mektup olarak yazıya döker.
  

Yolculuk sırasında karşılaştığı insanlarla sohbet eder, onların öykülerini dinler. Kabul edenlerin adreslerini alır. İsimlerini anımsamak zor olacağı için tanışma sırasıyla numaralandırdığı bu kişilere konakladığı otellerden mektuplar yazar. Her gün bir kişiye mektup yazar. Her sabah da ankesörlü bir telefon bulup komşu bir evde oturup evden hiç çıkmayan işsiz bir arkadaşını arar ve kendisine mektup gelip gelmediğini sorar. Eğer yollarda tanışıp mektup yazdıklarından birisi kendisini cevaplarsa eve dönecektir. Ama üç yıldır yollardadır ve şimdiye dek kimse mektubunu cevaplamamıştır.

Jang Eun-Jin Güney Koreli bir yazar. Dört roman ve bir öykü kitabı yayınlanmış. 2002'de Chonnam Ilbo Yeni Kısa Öykü Ödülü, 2004'te Joongang Ilbo Yeni Yazarlar Yarışması ve 2009'da 14. yıllık Munhakdongne Ödülü olmak üzere üç edebiyat ödülü kazanmış. Cevapsız Mektuplar önce İngilizceye çevrilmiş, şimdi de Korece’den başarılı çevirileri ile tanıdığımız Tayfun Kartav’ın çevirisiyle Türkçede.

Cevapsız Mektuplar pikareks roman olarak tanımlanmış. Romanın anlatıcı kahramanı Jihun da Fethi Naci’nin “Pikaresk romanın kahramanı sonsuz yolculuklar ve araştırmalar içindedir, dolaşır durur yeryüzünde, hudutları geçer ve biçimden biçime girer” tanımına uygun biri. Toplumsal yaşamın dışına itilmiş ya da kendi iradesiyle çıkmış, Amaçsız gezileri sırasında tanıştığı kişiler dışında kimseyle ilişki kurmuyor. Yalnız yaşıyor. Çağın gerekleriyle de pek ilgili değil. Cep telefonu ya da bilgisayar, tablet gibi araçlar taşımıyor. Doğal olarak mektuplarını da e-posta olarak değil kâğıda yazıyor. Sonra da postalıyor.

Sayılarla andığı yol arkadaşlarına yazdığı mektuplarda onlara o gün neler yaptığını anlatıyor. Bir açıdan bakarsanız mektupları karşılık beklemiyor gibi. Yaşadıklarının kaydını bir günlüğe yazmak yerine farklı kişilere yolladığı mektuplarda tutuyor. Ben buradayım, hâlâ yaşıyorum, diye duyuruyor. Yerleştiği otellerde ilk iş olarak mektup yazmaya oturduğunda mektubu yazacağı kişileri, onlarla nasıl tanıştığını ve kendisiyle paylaştıkları öyküleri anımsıyor. Her insanın bir hikayesi, umutları, pişmanlıkları, acıları ve sevinçleri vardır.

Bir insanın her şeyi terk edip kendini yollara vurmasının mutlaka önemli bir nedeni, nedenleri olmalı. Jihun da öyküsünü anlatmaya başladığında bir şey elde etmek için değil fazlalıklardan kurtulmak için yollara düştüğünü söyler ama seyahat uzayınca sonunda neyi hedeflediğini de itiraf eder; “salt dinginlik”. 

Ne kadar kendiyle barışık ve dingin gibi görünse de bir otel odasında kendini ayakkabı bağlarıyla asmaya çalışan ve köpeği tarafından kurtarılan Jihun’u yollara vuran sıkıntı ya da dert nedir diye merak etmemek elde değil. Onlar da ilerleyen sayfalarda annesine, babasına, ağabeyine ve kız kardeşine yazdığı mektuplarla ortaya çıkar. Tesadüfen karşısına çıkan ve kendisi gibi sürekli yolculuk eden genç bir kadın da kendisiyle hesaplaşmasını, seyahatini sorgulamasına yol açacaktır. 751 diye adlandırdığı genç kadın kendi yazdığı Diş Macunu ve Sabun adlı romanı satarak yolculuk etmekte ve yoldayken dizüstü bilgisayarında yeni bir roman kaleme almaktadır. Bu kendi hakkında hiçbir bilgi vermeyen kadını yoldaş edinmek istemez, hatta kaçar ama kopamaz, bir şekilde kaderleri ortaklaşmıştır.

Cevapsız Mektuplar romanın dingin yapısına uygun sakin, rahat anlatımlı, sonlara doğru gittikçe hız kazanan bir roman. Bazı eleştirmenler onun anlatımını Haruki Murakami’ye benzetmişler. Gerçekten de romanın kahramanı Jihun da anlattıkları da bu duyguyu uyandırıyor. Roman kesinlikle bir taklit değil ama Murakami hayranlarının Cevapsız Mektuplar’ı seveceği kesin.   

Cevapsız Mektuplar Kore’nin isimsiz şehirlerinde geçen bir roman ama kahramanıyla, onun ruh haliyle, gözlemleriyle orayla sınırlı kalmayan evrenselleşen bir anlatı. (13.05.2022, Hürriyet Kitap - Sanat). 

Yorumlar