Genç ölümler hep yürek yakar. Hele sanatının doruklarında başarılı biriyse ölen. Büyük bir şairse, iyi bir sinemacıysa acı daha derindir. Furuğ Ferruhzad’ın ölümü de bu tür büyük kayıplardan. 32 yaşındayken, garip bir trafik kazası onu hayattan koparmış.
Furuğ Ferruhzad, ön adıyla anacak, Furuğ diyecek kadar
yakın bulduğumuz biri. Hem yaşam öyküsüyle hem şiirleriyle ve mücadelesiyle büyük
bir ilgi topluyor, seviliyor. Ülkesinde olduğu kadar Türkiye’de de kült bir
isim. Birçok sanat eserine konu oluyor. Hakkında belgeseller çekiliyor, yaşam
öyküsünün derinliklerine inen araştırmalarla biyografisini geliştiren çalışmalar
yapılıyor. En son, Şebnem İşigüzel’in kaleme aldığı “Yaralarım Aşktandır” adlı
oyunla şairin yaşamı tiyatro sahnelerinde Nazan Kersal’ın yorumuyla seyirciyle
buluşuyor.
Makbule Aras Eyvazi’yi Farsça’dan yaptığı iyi çevirilerle
tanıdık. Birçok önemli ismi Türkçeye kazandırdı. Furuğ Ferruhzad’ın toplu
şiirlerinden oluşan ‘Rüzgâr Bizi Götürecek’ ile Dünya Kitap’ın yılın çevirisi
ödülü verilerek bu emeği taçlandırıldı. Makbule Aras Eyvazi çevirmenliğinin
yanında deneme, eleştiri, inceleme ve öyküleriyle dergilerde gördüğümüz bir yazar.
Geçtiğimiz yıl ilk öykü kitabı ‘Sonun Bacakları’ yayınlandı.
Makbule Aras Eyvazi’nin çalışmalarında odakta hep Furuğ
Ferruhzad var. Furuğ’un eserlerinin yanı sıra onun yaşamına da ilgi duyduğunu
2019’da yayınlanan ve Derya Önder’le birlikte çevirdikleri Ah Ayetleri – “Furuğ
Ferruhzad Hakkında Söylenmemiş Sözler”den de biliyorduk. Kitapta, İranlı
yönetmen Nasser Saffarian’ın 2002’de çektiği, üç kısa belgeselden oluşan “Furuğ
Ferruhzad Üçlemesi” için yapılan şöyleşilerin metinleri yer alıyordu. Ailesi,
yakın dostları, şairler ve sanatçılar Furuğ hakkında söylenmemişleri anlatıyordu.
Makbule Aras Eyvazi’nin yeni kitabı aynı zamanda ilk
romanı olan ‘Başa Dönemeyiz’ de Furuğ’a yoğunlaşan bir eser. Furuğ’un yaşam
öyküsünden yola çıkan ve belgelere dayanan bir anlatı. Makbule Aras Eyvazi,
kitabın adındaki göndermeye uygun olarak sondan başa doğru Furuğ’un yaşam
öyküsündeki önemli dönüm noktalarına odaklanıyor. Arka kapakta belirtildiği
gibi Furuğ Ferruhzad’ı, hayatındaki dört erkeğin gözünden anlatmayı deniyor. Furuğ’un
sevgilisi, yaşam arkadaşı “Şahî” diye anılan İbrahim Gülistan, boşandığı eşi,
oğlunun babası Perviz Şapur, erkek kardeşi Feridun Ferruhzad ve babası Albay
Muhammed Ferruhzad söz alıyorlar. Onların sözlerine Furuğ’un sesi, anlatımları
ve şiirleri karışıyor.
‘Başa Dönemeyiz’ karlı bir kış günü başlıyor. Furuğ’un
ölüm haberi gelmiştir. 13 Şubat 1967 tarihinde öğleden sonra saat 14.30'da
stüdyoya gitmek için hızla seyir halindeyken karşısına çıkan okul aracına
çarpamamak için direksiyonu kıran Furuğ, aracından fırlayıp, boynunun
kırılmasıyla 32 yaşında hayata gözlerini yummuştur.
Doğuda yaşanan her ölüm gibi Furuğ’un ölümü de kuşkuyla
karşılanır. Sonuçta genç, muhalif, şiir ve sinema yapıtlarıyla kitleleri
etkileyen öncü bir kadın ölmüştür. Hele o sizin en yakınınız, en sevdiğinizse
bu ruh hali daha da ağır basar. Furuğ’un ölüm nedeni hep tartışma konusu
olacak. Siyasi bir suikasta kurban gittiğini de intihar mıydı diye de düşünmek
mümkün. İntihar söz konusuysa yakınları ister istemez neden fark etmedim diye
düşünür ve son günleri sorgular. ‘Başa Dönemeyiz’de de son günler, Furuğ’la son
buluşmalar, son görüşmeler ve son sözler ağır basıyor kaçınılmaz olarak.
Furuğ’un yaşamında olumlu ya da olumsuz anlamda rolleri
olan dört erkeğin belleklerinde bir yolculuğa çıkarıyor bizi yazar. Furuğ ile
yaşadıklarını, hoş ya da buruk, üzücü anılarını hatırlarken yaşam
muhasebelerine giriyorlar. Onu gencecik yaşta ölüme götüren nedenleri sorguluyor,
bu nedenlerde kendi paylarını anlamaya çalışıyor, anlatının adına uygun olarak
kendilerine başa dönebilir miyiz diye soruyorlar.
Makbule Aras Eyvazi şiirlerle karmış anlatısını, şiirsel
bir üslup ortaya çıkmış. Hüzün daha ilk satırdan benliğinizi sarıveriyor. Zaten
Furuğ’un yaşamının ve ölümünün ne kadar trajik olduğunu biliyorsunuz. Bir de
anlatımın ağıtsal şiirselliği katılınca bu duygu daha da ağır basıyor.
İçsel hesaplaşmaların imge ağırlıklı olması normal. Bu
anlatım tarzını sevdiğimi söylemeliyim. Tek çekincem Furuğ’un sesiyle, sözüyle
diğer anlatıcıların söylediklerinin birbirine karışması. Belki yazar özellikle
bunu tercih etti ama Furuğ’un kişiliğini, yaşam öyküsünü iyi bilmeyen bir
okuyucunun bu ayrımı yapması kolay değil. Furuğ’un sözlerini italik yazmak gibi
kolay bir çözüm tercih edilse daha iyi olmaz mıydı, bilemiyorum.
‘Başa Dönemeyiz’ kısa, etkileyici, insanı yüreğinden
vuran bir metin. Kahramanının Furuğ olduğu bilinmeden okunsa da edebi olarak
güçlü. Furuğ’un trajik ve kısacık yaşamına ayrıntılara girerek nüfuz etmenizi,
onun kaybının verdiği acıyı yaşatan bir anlatı olarak da etkileyici. (Hürriyet Kitap - Sanat, 20.05.2022).
Yorumlar