Necip Tosun iyi bir öykücü olmasının yanında gümünüzün en önemli öykü eleştirmenlerindendir. Sanıyorum öykü hakkındaki inceleme, eleştiri kitaplarının sayısı edebi eserlerini geçmiştir. Türk öykücülüğünü yakından takip eder, değerli olan her esere erişmeye, görüş bildirmeye çaba sarf eder. Doğrusu birçok okuru gibi benim için de "Dünya Romanının Serüveni” adlı kapsamlı çalışması sürpriz oldu. 596 sayfalık bir kitap. Adına uygun olarak romanın tür olarak ortaya çıkışından yani Cervantes’ten bugüne, Nobelli Mo Yan’a dek geçirdiği evrimi önemli romancılar ve romanları izleyerek anlatan eleştirel bir çalışma.
Edebiyat denilince romanın akla geldiği, her yıl binlerce
yeni romanın yayınlandığı bir ortamda bu tür hakkında kapsayıcı bir çalışma
yapmak kolay değil. Üstelik romanın tarihi diyebileceğimiz bir çalışma Necip
Tosun’unki. Kitaba çalışmasının kapsamını ve yaklaşımını anlatacak çerçeve
yazılarla başlamış. Tüm bu okumalardan, yorumlamalardan sonra vardığı yargıları
da Dünya edebiyatı olabilir mi sorusuyla “Son Söz” olarak özel bir bölümle
anlatmış.
“Romanda Açılışlar ve Başlangıçlar” yazısı ile kitabın
sonundaki “Romanda Bitirişler ve Sonlar” bir romanın en can alıcı yerleri olan,
okuru okumaya cezbedecek ilk cümleler ya da paragrafları ve romandan beğeni
duyguları ile ayrılmasını sağlayacak son cümleleri ele almış. Dünya Romanında
Türk İmgesi bölümü ise daha geniş yeni bir çalışmaya giriş olarak
değerlendirilebilir.
Necip Tosun çalışmasını kırk yazar ve romanla sınırlamış.
Cervantes’de olduğu gibi bazı yazarların tek bir romanına odaklanırken, Balzac
gibi bazı yazarların tüm önemli eserlerini ele almış. Yeni Roman Hareketi ya da
Gerçekçi Romandan Postmodern Romana gibi bölümlerde ise kendi kuralını esnetmek
durumunda kalmış, çünkü bu eğilimleri anlatırken tek bir yazar ya da romanla
sınırlı kalmak pek mümkün değil.
"Dünya Romanının Serüveni” eleştirel bir çalışma
olmasının yanında bir başucu kitabı, bir rehber. Dünya edebiyatından hangi kitapları
okuyayım diye soran birine önemli bir eleştirmenin, Necip Tosun’un verdiği
cevaplar. Yazarlardan, romanların konularından söz ediyor ama esas olarak arka
kapakta da belirtildiği gibi “eserin ve yazarın dünya romanındaki yeri; edebî
yönleri, etkileri, eserinin türe katkısı ve tarihsel öneminin izi sürülüyor.”
Bu romanların ya da yazarların niçin kalıcı olduklarını, günümüzde de niçin
okunduklarını yani çağdaşlarından, benzerlerinden nasıl farklılaştıklarını da
araştırıyor. Yazarların romancılık anlayışları ya da eserlerini roman sanatına
nasıl bir yenilik, değişiklik getirdiğini de ele alıyor. Böylece roman tarihini
oluşturan akımları, eğilimleri de örnek eserlerden yola çıkarak öğrenmiş
oluyoruz.
Necip Tosun anlatmaya Cervantes’in Don Kişot’uyla başlasa
da kronolojiyi tam olarak izleyen bir tarihçe yazmıyor. Roman türünü kuran ve
bugünlere getiren eserleri ya da yazarları tek tek ele alıyor. Bu bir anlamda
türün kanonunu da oluşturmak demektir. Doğal olarak da okur “hangi romanları,
hangi yazarları seçmiş” diye ilk olarak içindekiler sayfalarına bakar. Necip
Tosun’un konu ettiği yazar ve romanlar kuşkusuz bu açıdan tartışılacaktır.
Örneğin ben neden Kızıl ve Kara ile Stendal’in, Sefiller’le Victor Hugo’nun,
Henry James’in, Niteliksiz Adam’la Musil’in, Nabokov’un daha birçok ismin ve
eserin bu çalışmada yer almadığını merak ettim. Sosyal medyada ise çalışmada
kadın yazarların azlığı eleştiri konusu oldu. Bence de dünya romanının tarihini
yazıyorsanız Jane Austen’den, George Eliot’tan, Bronte Kardeşlerden söz etmeniz
beklenir. Ama eleştirilere tamamen katılmam mümkün değil, bir tarihçe
yazıyorsanız var olanı göstermek durumundasınız. Ne yazık ki Dünya edebiyatının
geçmişinde kadın yazarların sayısı çok değil.
Bu tip yazar ve eser sayısı sınırlandırılmış çalışmalarda
alınmayan yazarlar kadar alınan yazarlar da tartışma konusu olur. Necip Tosun "Dünya
Romanının Serüveni”nde tüm
dünyayı, tüm coğrafyaları, dilleri, biçimleri içine alacak roman örneklerini bir
araya getirmeyi amaçlamış ama romanın esas olarak Avrupa kaynaklı bir tür olduğunun
farkında. Bu ikilem çalışmanın bütününde belirleyici olmuş. Kapsayıcılık
hedefiyle Afrika’dan, Asya’dan yazarları da almış çalışmasına Necip Tosun.
Necip Mahfuz, Cengiz Aytmatov, Chinua Achebe, Abdulrazak Gunrah, Mo Yan bu
düşünceyle ilk kırkta yer almış olmalı. Çünkü yüzlerce sayfada kurduğu ve uzun
uzun önemlerini, belirleyiciliklerini ve öncülüklerini izah ettiği yazar ve
eserleri belirleyen kıstasları uyguladığınızda bu yazarların Necip Tosun’un
kanonunda yer bulması zor görünüyor.
Kuşkusuz
bu tür eserler yayınlandıkları anda noktalanan çalışmalar değil. Yapıcı
eleştirilerin yeni basımlarda olumlu etkisi olacağını düşünebiliriz. Bize düşen
Necip Tosun’un büyük emek ürünü olduğu anlaşılan eserine gereken
değeri vermek olmalı.
Necip Tosun’un "Dünya Romanının Serüveni” çalışması hem roman türünü, tarihini öğrenmek, anlamak, tartışmak isteyenler için önemli bir eser hem de “Roman türünün en önemli eserleri nelerdir? Hangi klasikleri okumalıyım?” diye soran, okuduğu eserin edebi niteliğini anlamak isteyen okur için bir başucu kitabı. (25.11. 2022, Hürriyet Kitap Sanat).
Yorumlar