The Paris Review, 1953 yılında Harold L. Humes, Peter
Matthiessen ve George Plimpton tarafından Paris'te kurulan, üç ayda bir
yayınlanan İngilizce edebiyat dergisidir. The Paris Review ilk beş yılında Jack
Kerouac, Philip Larkin, V. S. Naipaul, Philip Roth, Terry Southern, Adrienne
Rich, Italo Calvino, Samuel Beckett, Nadine Gordimer, Jean Genet ve Robert Bly
gibi önemli yazarların eserlerini yayınladı. Ezra Pound, Ernest Hemingway, T.
S. Eliot, Jorge Luis Borges, Ralph Ellison, William Faulkner, Thornton Wilder,
Robert Frost, Pablo Neruda, William Carlos Williams ve Vladimir Nabokov gibi büyük
yazarlarla yapılan kapsamlı röportajları özellikle dikkat çekicidir. Bu çok
önemli röportajlar birçok ciltte kitaplaşmıştır ve Türkçede de okumak mümkün. (Yazarın
Odası 1 ve 2, Timaş yay.). 2007'de The New York Times'ta yayınlanan bir makale,
derginin kurucu editör Matthiessen'in CIA'de görevli olduğunu kanıtlarıyla
ortaya koymuş.
CIA faaliyetleri en çok merak edilen istihbarat
örgütlerinin herhalde birincisidir. Hakkında çok araştırma yapılmış, kitaplar
yazılmış. CIA’in kültürel propaganda
yapmak amacıyla sanat faaliyetlerini desteklediği, edebiyat dergilerini finanse
ettiği, tabii bu yolla sanat dünyasının gizlice yönlendirdiği de biliniyor. Bu
konuda ilk akla gelen kitap Frances Stonor Saunders’ın "Parayı Verdi
Düdüğü Çaldı"dır (3. Baskı, İmge Kitapevi, 2020). Saunders “CIA’nın
Amerikan kültürünü nasıl bir propaganda silahı olarak gördüğünü, bu amaç uğruna
nasıl konferanslar düzenlediğini, dergiler çıkarttığını, orkestraların
turneleri ve resim sergileri için ödenek sağladığını” anlatıyordu. Kültürel alanda Sovyetler Birliği ile
mücadele ediliyor, sosyalist gerçekçiliğin karşısına soyut sanat konuluyordu.
İlgi ve merakla okumuştuk.
Joel Whitney “CIA Dünya'nın En İyi Yazarlarını Nasıl Kandırdı?” adlı kitabında dünyanın en prestijli edebiyat dergilerinden The Paris Review’in kuruluşunu ve daha sonraki yıllardaki yayınlarını ve yayıncılarının faaliyetlerini araştırarak CIA’in kültür ve edebiyat dergilerini kullanarak neler yaptığını anlatıyor. Sadece Peter Matthiessen’in değil, diğer ortak George Plimpton’ın CIA ilişkisini tespit etmiş. Üç ortaktan ikisi CIA ile bağlantılı ve diğer ortak Harold L. Humes durumu ancak yıllar sonra anlıyor.
Joel Whitney işin sadece finansal destekle, “kültürel
propaganda” yapmakla sınırlı kalmadığını, siyasi niteliği olduğunu, hükümetleri
devirmek, darbeler yapmak için de kullanıldığını, bazı yazar ve yayıncıların
birer CIA ajanı gibi yetiştirildiğini ortaya koyuyor. Amerika'nın ve Dünya’nın en sevilen
edebiyatçılarından bazılarının istihbarat teşkilatı için bilerek ya da
bilmeyerek çalıştıklarını kanıtlarıyla, çarpıcı örneklerle belgeliyor. Bilerek
çalışanlar bunun bir vatan hizmeti olduğunu düşünenler ya da Amerikan yanlısı
ve anti-komünist olduklarında üne ve büyük paraya kavuşacaklarını anlayanlar.
Bu işler CIA tarafından kurulan Kültürel Özgürlük
Kongresi'nin (CCF) aracılığıyla yapıyormuş. Dünyanın her yerindeki edebiyat
dergilerine gizlice, zenginleri, ünlü vakıfları, fonları kullanarak dolaylı
yollardan sponsor olup finansal destek sağlamışlar. Kendilerine bağımlı hale
getirdikleri dergileri CIA’dan aldığı direktiflerle kendi politikaları için
kullanan, denetleyen, hatta bazı yazıları sansürleyen, yayınını engelleyen Kültürel
Özgürlük Kongresi (CCF), 26 Haziran 1950'de Batı Berlin'de kurulmuş. Anti-komünist
bir kültür örgütü olarak otuz beş ülkede faaliyet gösteriyormuş. Çeşitli sanat
dallarında faaliyetler ve desteklediği dergilerin yanında çeşitli ülkelerde ve
farklı dillerde yirmiden fazla dergi yayınlıyormuş. 1966'da CIA'nın örgütün yönetiminde
ve finansmanında etkili olduğu ortaya çıkmış.
Desteklenen dergiler arasında belki bizim için en ünlüsü
The Paris Review ama çok bilinen Encounter, Partisan Review gibi birçok dergi
var. Listede ünlü Sur dergisini de görüyorsunuz. Bu dergileri çıkaranlar
çeşitli fonlardan ya da vakıflardan aldıkları desteklerin esas kaynağının CIA
olduğunu bilmiyormuş çoğu zaman. Ama özellikle önemli dergilerde mutlaka
istihbarat örgütü ile bağlantılı bir editör bulunuyormuş.
Boris Pasternak’ın ikna edilip Doktor Jivago romanının
Sovyetler’den çıkarılıp yayınlanması, Pasternak’ın Nobel Edebiyat Ödülünü
alması için kulis çalışmaları yapılması gibi operasyonların yanında Pablo
Neruda gibi Nobel adayı olan muhaliflerin ödülü alamaması için karalama
kampanyaları da düzenlenmiş. Muhalif yazarların eserlerini yayınlatamaması,
telif gelirleri elde edememesi, fonlardan, vakıflardan destek alamaması için de
çalışılmış.
CIA'in "bizden yana değilseniz bize karşısınız"
politikası ile Gabriel Garcia Marquez, Mario Vargas Llosa ve Ernest Hemingway
gibi yazarları takip edip bunlatırken bir yandan da bu dergilerin itibar
kazanması için onlardan eserler alınıp yayınlanmaktan da çekinilmemiş. Toplumcu
bakış açısında olan ama Sovyetler Birliği’ni eleştiren dergi, kuruluş ve
yazarlar da desteklenmiş. Dünyanın en itibarlı yazar örgütlerinden PEN’e de
sızılmış. Arthur Miller’in başkan seçilmesini sağlamak için çalışılmış. John
Berger’in ilk romanının satıştan çekilmesinin sağlanması, James Baldwin ve
Asturias gibi büyük yazarlarla kurulan ve değişen ilişkiler de ilginç.
Guetemala gibi Latin Amerika ülkelerinde darbelerin
tezgahlanması, darbeleri ve darbecileri destekleyen yayınlar yapılmasında bu
dergi ve yayınlarda yönetici olan birçok yazar ve yayıncının da görev aldığı
anlaşılıyor. Vietnam savaşına karşı çıkanlar ve Küba’yı destekleyen tüm
yazarlar en büyük hedeflerden biri olmuş. Joel Whitney, Che Guevara’nın
Bolivya’da öldürülmesi ve ölümünün ardından bulunan günlüğünün CIA destekli
yayınevlerinden çarpıtılarak yayınlanması amacıyla bu yazar ve yayıncıların
nasıl çalıştığını da anlatıyor. Dünyanın en büyük yayınevlerinde de CIA
bağlantılı editörler, çalışanlar var. Joel Whitney sanıldığı gibi 70’li
yıllarda bu örgütlerin ve dergilerin çalışmalarının bitmediğini, son bir örnek
olarak Afganistan’da da görevlerine devam ettiklerinin belgelerini sunuyor.
Joel Whitney’in “CIA Dünya'nın En İyi Yazarlarını Nasıl
Kandırdı?” (Turkuvaz Kitap, 2024) adlı kitabını okurken CIA’nin ve Kültürel
Özgürlük Kongresi'nin (CCF) özellikle 50’li, 60’lı yıllarda Türkiye’de nasıl
bir faaliyet yürüttüğünü hangi kültürel ve sanatsal girişimleri, hangi yazarları,
dergi ve yayınevlerini fonlar ve burslarla, kitap satın almalarla desteklediğini
merak etmemek elde değil. (09.08.2024)
.
Yorumlar