Atatürk’ün çok okuduğunu biyografilerden, onunla ilgili anılardan biliyordum ama bu okuma alışkanlığının boyutlarının ne kadar büyük olduğunu kavramak için onun kütüphanesini görmek gerekti. Covid salgınının tam başladığı sıralarda üç günlük kısa bir gezi için Ankara’ya gitmiştim. Önce Çankaya Köşkü’nü ardından da Anıtkabir’i ziyaret ettim.
Çankaya Köşkü’nde Atatürk’ün gündelik yaşamını, ev ve iş
hayatının nasıl iç içe girdiğini yani zamanını sürekli çalışmaya ayırdığını anladıktan
sonra çalışma odasını ve kitaplarını da görüyorsunuz. Burada kayda değer bir
kütüphane var. Ama daha büyüğü Anıtkabir’deymiş.
Anıtkabir’deki Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde Kurtuluş
Savaşı ve cumhuriyetin kuruluşu ayrıntılı bir şekilde anlatılırken Atatürk’ün
eşyaları da sergileniyor. Atatürk’ün Çubuk Barajı’nda kullandığı tekne,
otomobili gibi ilgi çeken şeylerin yanı sıra çalışma masasını da görmek mümkün
ve masanın olduğu bölümde dev bir kütüphane de var. Atatürk’ün kitaplarının büyük bir bölümünün
burada olduğu anlaşılıyor ve camekanlarda bu kitapların bazıları sayfaları açık
olarak sergileniyor ve Atatürk’ün kitapları satırlarını altlarını çizerek yan
boşluklara notlar alarak okuduğunu görebiliyorsunuz.
“Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar” da Gürbüz D. Tüfekçi ilginç ve
faydalı bir çalışma yapmış. Anıtkabir’deki Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi
özel arşivinde bulunan Fransızca ve eski harfli Türkçe kitapları tek tek
incelemiş. Atatürk’ün kitaplarda dikkatini çeken bölümlere düştüğü notlar, özel
işaretler ve uyarılar dipnotlar örnekleyecek bir kitap, çıkmış ortaya.
Kitaplardan görüntüsü alınan sayfaların yanına çevirileri ve Atatürk’ün altını
çizdiği yerler, notları konulmuş.
“Atatürk’ün Okuduğu Kitaplar”a (Türkiye İş Bankası kültür yay.) Prof. Dr. Afet İnan, Prof. Dr. Zafer Toprak, Sadi Borak ve Atatürk’ün kütüphanecisi Nuri Ulusu’nun Atatürk’ün kitap okuma alışkanlığı ve kitaplığıyla ilgili yazıları da eklenmiş. Bu yazılar Atatürk’ün kitap okuma alışkanlığının boyutlarını göstermesinin yanında entelektüel yapısını nasıl kurduğunu da anlamamızı sağlıyor. Büyük bir ekip çalışması, başta editörler Ömer Aslan ve Kansu Şarman ve çevirmenler Özlem İyier ve Alp Tümertekin olmak üzere tüm emeği geçenleri kutlarım, iyi bir kitap çıkarmışlar.
Atatürk çocukluk çağlarından beri kitap okumaya meraklıymış.
Askeri okulda okurken bu merakını sürdürmüş ve daha sonra askerlik görevini
yaparken, hatta cephelerde bile her fırsat bulduğunda kitap okumuş. Öğrenciyken
okul yönetiminin yasaklamalarına aldırmadan Namık Kemal’in eserlerini, Mehmet
Emin Yurdakul’un ve Tevfık Fikret’in şiirlerini sürekli okurmuş. Askerlik görevi
sırasında ise daha çok askerlikle ilgili kitaplar okuduğunu belirtiyor. Zaten
askerlik üzerine çevirdiği, kaleme aldığı kitaplar da var. Kurtuluştan sonra
ise ilgi alanları çeşitleniyor. Başta tarih, iktisat, sosyoloji, dil ve din
olmak üzere çeşitli konularda kitaplar okuyor. Edebiyatla çok fazla ilgili
değil ama Reşat Nuri’nin Çalıkuşu’nu elinden bırakmamacasına okuduğu biliniyor.
Balzac, Maupassant gibi yazarları da Fransızca asıllarından okumuş. Beğendiği
kitabı hiç ara vermeden, bitirene kadar okurmuş. Şiirle ise sevdiği şiirleri
ezberleyecek kadar yakından ilgili. Şairlerin kendi sesinden şiirlerini dinlemeyi
de seviyor. İsmail Habip Sevük’ün “Türk Teceddüt Edebiyatı Tarihi”ni birçok kez
okumuş, Servet-i Fünun dergisi koleksiyonunu da dikkatle okuduğunu söylermiş.
“Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluş evresinde en güncel
kitaplık Çankaya’daydı,” diyor Zafer Toprak. Gerçekten de o yıllarda Ankara’da
bulunamayacak birçok kitap Atatürk’ün kütüphanesinde varmış. Fransızcayı iyi
bildiği için Dünya’da gündemde olan konuları oradan ısmarladığı kitaplardan
izlerken, Türkiye’de yayınlanan kitapları da yakından takip ediyormuş. Nuri Ulusu anılarında Atatürk’ün en sevdiği
hediyenin kitap olduğu, hele merak edip henüz temin edemediği kitaplar hediye
edilirse çok memnun olduğu belirtiliyor. Kütüphanesindeki kitaplar yetmediğindeyse
devletin ya da özel kuruluşların kütüphanelerinden kitaplar getirtirmiş.
Sürekli okuyor, kitaplardan söz ediyor, onlardan yola
çıkarak tartışmalar açıyor. Akşam yemek masasına oturduğunda bile yanında
kitaplar var ve bir konu açılır, acil başka kitaplara ihtiyaç olur diye
kütüphanecisi Nuri Ulusu her zaman yanı başında hazır bulunuyor. Atatürk, yemekte tartışılan konular hakkında
kitaplardan bölümler okurmuş.
Atatürk kitap okumakla kalmıyor, onları tavsiye de ediyor ve
bu tavsiyeleri her yerde yapabiliyor. Bir kanun teklifi konuşulurken meclis
kürsüsüne elinde kitapla çıkıp “
Jean-Jacques Rousseau’yıı baştan nihayete kadar okuyunuz. Ben okudum” diyor.
Elindeki kitap, tahmin edilebileceği gibi Jean-Jacques Rousseau’nun “İçtimaî
Mukavele”sidir.
Kitaplar yetmediğinde sözlük okuyor ki birçok kitap
tutkununun en sevdiği şey sözlük ya da ansiklopedi okumaktır. Atatürk de başta V.V.
Rad-lov’un 4 ciltlik Türk Lehçeleri Sözlüğü ile E. Pekarskiy’nin yine 4 ciltlik
Yakut Sözlüğü olmak üzere birçok sözlük okumuş. Sözlük koleksiyonu da oldukça
kuvvetliymiş. Bu çalışmaları Dil Devrimi hazırlıkları için de yaptığını tahmin
edebiliriz.
“Atatürk kitapları mutlaka masa başında okumuş, elinde
kırmızı, mavi uçlu kalemle bazen kitap üzerine çizgi ve işaretler yapmış, bazen
da kurşun kalemle kâğıtlara notlar almıştır” diye yazıyor Sadi Borak. Mavi
kalemi ne durumda, kırmızıyı ne zaman kullandığının bilgisi de ilginç. Onu da
kitabı okuyunca öğreneceksiniz.
Ölüm döşeğinde, ağır hastayken bile kitap okumaya devam
etmiş. Afet İnan, Atatürk’ün en son gördüğü ve okuduğu yapıt Türk Tarih
Kurumu’nun dergisi Belleten’in 5/6 sayılı nüshasıdır, diyor. Tarih 15 Ekim 1938’dir.
Tabii Atatürk’ün kaç kitap okuduğu da merak ediliyor. Atatürk'ün
satır altları ve yanlarını çizdiği, işaretler koyduğu, notlar yazdığı, sayfa
kenarlarında kendi görüşlerini belirttiği kitapların sayısının 3997 adet olduğu
belirlenmiş ama ben bunların çoğunun cumhuriyetin kuruluşundan sonra okuduğu
kitaplar olduğunu düşünüyorum. Çocukluk, gençlik, askerlik çağlarında da
sürekli okuduğu düşünülürse bu sayı çok daha fazla olmalı. (18.08.2024)
Yorumlar